31 Aralık 2018

146. Arada

(Yıl içerisinde izleyip, yazmaya fırsat bulamadığım bazı yerli yapımlarla ilgili yorumlarımı şimdi tamamlıyorum.)

Doksanlı yıllarda geçen filmde, İstanbul'da bir punk rock grubu ile müzik yapan Ozan, Amerika'da albüm çıkarma hayalleri kuruyor. Doğum gününün gecesinde sahneye çıkan Ozan, ertesi sabah California'ya hareket edecek bir gemiye bilet bulmak üzere kız arkadaşı Lara ile birlikte İstanbul'un altını üstüne getiriyor. Bu blogda yerli yapımlara karşı daha toleranslı yaklaşıyorum. Ama bu filmin neresinden tutayım bilemedim. Çıkış fikri ilginç olsa da, bu fikri bir sinema filmine dönüştürmek için senaryo, oyunculuk, yönetmenlik gibi başka becerilerin devreye girmesi gerekiyor. Arada'da oyunculuklar ilkokul müsameresi düzeyinde, senaryo ise çok acemice. Sürekli ders vererek konuşan karakterler, çok kötü yazılmış diyaloglar, çiğ bir mesaj verme kaygısı, zorlama ve mantık dışı bir olay zinciri. Örneğin, Ozan'ın pasaportsuz ve vizesiz o gemiye nasıl binebileceği, binse bile Amerika'ya nasıl giriş yapabileceği üzerinde hiç durulmuyor, "halledilir bir şekilde" diye geçiştiriliyor. ''Türkiye'nin ilk punk filmi' diye lanse edilen bir projenin daha elle tutulur bir şey olmasını çok isterdim. Ama Arada olmamış. Ne yazık ki, bu sene izlediğim en kötü film. Müziklerini bulup dinlemek belki ilginç olabilir (Spotify'da film müzikleri albümü mevcut), ama filmden gördüğünüz yerde kaçın.

Benim Notum: 3 / 10    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder