Spike Lee'nin Netflix için çektiği son filmi Da 5 Bloods, yıllar sonra Vietnam'a geri dönen dört siyahi Amerikan askerinin hikayesini anlatıyor. Seyahatin amacı ilk başta, savaş sırasında ölen ve cenazesi ormanda kalan ekip arkadaşlarının kemiklerini bulup memlekete götürmek gibi görünse de, öykü ilerledikçe işin içinde Vietnam savaşı sırasında düşen bir CIA uçağındaki kayıp altınların da olduğu ortaya çıkıyor ve macera bir tür hazine avına dönüşüyor.
Spike Lee vermek istediği mesajı etkili bir sinema diliyle aktarmayı beceren tutkulu bir yönetmen. Amerika'da süregelen ırk ayrımcılığına karşı yıllardır çektiği filmlerle net bir tavır koyan Lee, burada da gerek kullandığı arşiv görüntüleri ile gerekse de kendi çekimleriyle sarsıcı bir etki yaratmayı başarıyor. Mesaj verme kaygısı bu filmde bazen biraz fazla ön plana çıksa da, ben Spike Lee'nin bu tutkusunu görmeyi seviyorum. Oyuncu kadrosunda özellikle Delroy Lindo güçlü ve akılda kalıcı bir performans sergiliyor. Zaten çok fazla adayın olmadığı bir senede Lindo şimdiden en iyi yardımcı oyuncu Oscar'ı için düşünülebilir. Spike Lee'nin sürekli birlikte çalıştığı besteci Terrence Blanchard'ın müzikleri tek başına dinlendiğinde çok güzel, ama film boyunca yerli yersiz o kadar yoğun bir şekilde kullanılmış ki, bazen kulağı tırmalamaya başlıyor.
Da 5 Bloods, Spike Lee'nin bir önceki filmi BlackKklansman kadar iyi değil (o film Lee'nin kariyerinin zirvelerinden biriydi bence), ama yine de işini bilen usta bir yönetmenin elinden çıkmış, çok da güncel bir konuda, söyleyecek sözü olan ilgiye değer bir yapım.
Benim Notum: 7,5 / 10