22 Ekim 2012

Brave

Disney/Pixar ortaklığı ile gelen Toy Story, Finding Nemo, Up gibi filmler, küçükler kadar büyüklere de hitap eden, orjinal fikirlerden beslenen son derece parlak yapımlardı. Pixar şirketi bu kez biraz kurumsal ortağı Disney'in eski günlerine dönüş yapmış. Bir prenses, kahramana eşlik eden bir hayvan, bir cadı ve aralara sepiştirilmiş birkaç tane şarkı gibi unsurları ile Brave daha çok Beauty and the Beast'i anımsatıyor. Brave'i çocuklar yine çok sevecekler (muhtemelen kız çocuklar biraz daha fazla); ama büyüklerin yukarıda saydığım filmlerdeki keyfi alacaklarından şüpheliyim. Elbette filmin görsel üstünlüğüne her zamanki gibi laf yok: Kuzey İskoçya dağlarının görüntüleri ve prenses Merida'nın kızıl saçlarındaki detaycılık gibi grafik öğeler müthiş bir başarı ile perdeye yansıtılmış. (6,5) 

18 Ekim 2012

Taken 2

Filmin Türkiye'yi nasıl otuz yıl geride gösterdiği konularına hiç girmeyeceğim. Kara çarşaflı kadınlar, Murat131'li polisler ve siyah-beyaz televizyonlar (LigTV'si olan bir adamın renkli televizyon alacak parası olmaması ise ayrı hikaye) gibi saçmalıklarla ilgili tepkileri gazetelerde okumuşsunuzdur.

Benim asıl derdim Taken 2'nin sinemasal açıdan da yerlerde sürünmesi. 2008 yılında 22 milyon dolar gibi mütevazı bir bütçeyle çekilen ilk Taken, Liam Neeson'ın yıllar sonra yaman bir aksiyon figürü olarak küllerinden doğmasına vesile olmuş, tüm dünyada 228 milyon dolarlık bir gişe hasılatı ile yapımcısı Luc Besson'u da ihya etmişti. Bu ikinci film ise tamamen "ilkinden parayı götürmüştük, kasayı yeniden doldurmanın zamanıdır, çağırın Liam abiyi, bir de şöyle egzotik bir mekan seçelim" dürtüsüyle çekilmiş gibi görünüyor. Liam Neeson'ın ilk filmdeki enerjisinden de eser yok. Size tavsiyem 2'yi pas geçip, izlemediyseniz bir yerlerden 2008 yapımı ilk Taken'ı bulun, evde onu izleyin. (4)   

16 Ekim 2012

Ted

Filmin sonlarına doğru ayı Ted, Sam Jones'a döner, "şimdi tam Flash Jump zamanı der" ve ikisi birlikte yukarıda duran kameraya doğru zıplarlar. Bazen işte bir film böyle çok farklı, çok kişisel ve nostaljik nedenlerle size sempatik gelebiliyor: Efendim, biz taa 1980'lerde yatılı okulumuzun TV odasında, on bin kez döndürülmekten renkleri birbirine karışmış bir Betamax video kasetten, Sam Jones'un başrolünde oynadığı, müziklerini de Queen grubunun yaptığı Flash Gordon filmini izlemiştik. Film pek de matah bir şey değildi (müziği hariç), ama kötü Ming'in ordusunu yok eden Flash'in zafer sevinci ile "Yes!" diyerek yukarıda duran kameraya zıplaması nedense sevgili arkadaşım Eray'la benim pek bir hoşumuza girmişti. Eray'ın bir masanın üstüne çıkması, benim de fotoğraf makinesine doğru zıplamam suretiyle o sahneyi aynen yeniden canlandırmışlığımız bile vardır (Eray'cım, o fotoğraf şimdi nerededir kim bilir). Ve işte o fotoğraftan tam 30 yıl sonra, Ankara'da bir sinema salonunda (ne alakaysa), perdedeki iki karakter Flash Gordon hayranı çıkıyorlar ve Flash Gordon'u canlandıran aktörle birlikte o sıçrayışı tekrarlıyorlar. İçinizin yağları erimez mi?

Bizde de bir aralar CNBC-e'de (şimdi e2'de) gösterilen Family Guy'ın yaratıcısı Seth MacFarlane'in ilk sinema filmi Ted, son derece edepsiz ama bir o kadar da komik bir film. Ben film boyunca "bu filme Ayı Teddy ismine aldanıp çocuk filmi diye girenler nasıl bir şok yaşamışlardır" diye düşünmekten kendimi alamadım. Tek bir espriye dayanan senaryo bir süre sonra sarkmaya başlasa da, 80'li 90'lı yılların popüler kültürüne yapılan göndermeler ilgiyi ayakta tutmayı başarıyor. (7)

Not: Yukarıda sözünü ettiğim "Flash Jump" sahnesi için şuraya tıklayınız. Ah youtube sen nelere kadirsin... 



15 Ekim 2012

Dredd

İngiltere'den çıkma en meşhur çizgi-roman kahramanı Judge Dredd ilk olarak 1995 yılında beyazperdeye aktarılmış, Sylvester Stallone'un başrolde olduğu ve Hollywood kalıplarının dışına çıkamayan bu versiyon çizgi-romanın takipçileri tarafından fazla uysal bulunmuştu. Şimdi ise has Dredd fanatiklerini fazlasıyla memnun edecek çok daha sert, şiddet sahneleri bakımından "elini korkak alıştırmamış" bir yeniden çevrim ile karşı karşıyayız. Kan görmeye dayanamayanlar Dredd'i oldukça rahatsız edici bulacaklardır, filmin 17 yaş altına pek uygun olmadığı da kesin. Ama ne izleyeceğini bilerek girenler bu "300" tarzı slow-motion'larla süslü ve bol çizgi-roman estetiği içeren yapımı beğenecekler.  (7,5)