Bir gemi kazasından sonra, Roz adında zeki bir robot ıssız bir adada mahsur kalıyor. Zorlu ada şartlarında hayatta kalmak için Roz, adanın hayvanlarıyla bağ kurmaya çalışıyor. Bu arada yetim bir kaz yavrusuna da bakıcılık yapmaya karar veriyor. Daha önce How to Train Your Dragon'un yazar ve yönetmeni olarak tanıdığımız Chris Sanders yine çocukların yanı sıra büyükleri de mest edecek çok sevimli bir aile hikayesi ile karşımızda.
The Wild Robot'un belki de en iyi yanı Hollywood yapımı bir animasyon filmine benzememesi. Film Disney'den çok Miyazaki gibi hissettiriyor. Chris Sanders'ın incelikli senaryosu, nezaketin bir hayatta kalma becerisi olarak kullanılabileceğini ve sevgi bağlarının doğuştan gelen farklılıklardan daha güçlü olabileceğini anlatıyor. Hikayenin büyük bir kısmında kötü adam yok. Bu elbette hiç çatışma olmadığı anlamına gelmiyor, ancak filmin anlatısını ilerletmek için bir büyük kötüye ihtiyacı yok. Bunun yerine ilişkilere ve duygusal etkileşimlere güveniyor ve bunu hem çocukların hem de yetişkinlerin ilgisini çekecek bir şekilde yapıyor.
Son yıllarda özellikle aile filmleri orjinal bir hikaye yaratmaktan ziyade bir franchise oluşturmaya ve buna bağlı olarak işin pazarlama kısmına daha fazla odaklanır hale gelmişlerdi. The Wild Robot işte bu genel trendden sıyrılmayı başarıyor. Chris Sanders'ın filmi hikaye anlatımına önem veren ve klişelerden uzak duran haliyle Japon usta Miyazaki'nin filmleriyle birlikte anılmayı hak ediyor. Bu senenin en iyi animasyonu.
The Wild Robot filmini Türkiye'de 8 Kasım'dan itibaren sinemalarda izleyebilirsiniz.
Benim Notum: 8 / 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder