Oppenheimer filmini tamamı dolu bir salonda izledim (abartmıyorum, tek bir boş koltuk yoktu). Üstelik de yazın sıcağının ortasında, hafta içi bir günün 12:30 seansında. Üç saat süren, bir kısmı siyah-beyaz çekilmiş, diyalog ağırlıklı, hadi adını koyalım, aslında "sanat filmi" denebilecek bir yapıma seyircinin bu kadar ilgi göstermesi beni çok mutlu etti, Türkiye'de (ve dünyada) sinema sektörünün geleceği açısından da fazlasıyla umutlandırdı.
Oppenheimer, Christopher Nolan'ın çağımızın en önemli sinemacılarından biri olduğunu bir kez daha kanıtlayan bir başyapıt. Filmin konusunu aslında tek bir cümleyle özetlemek mümkün: II.Dünya Savaşının sonunda Hiroshima ve Nagazaki'ye'ya atılan atom bombasının proje sürecini ve bombanın mucidi ABD'li fizikçi Robert Oppenheimer'ın kendi içindeki vicdan muhasebesini izliyoruz film boyunca. Hem inanılmazı hem de korkunç olanı başaran sorunlu bir dehanın portresi geçiyor gözümüzün önünden. Ama asıl çarpıcı olan Nolan'ın bu konuyu anlatırken sinema dilini çok etkileyici bir şekilde kullanabilmesi. Görüntüler, ses, ışık, müzik ve prodüksiyon tasarımı ile soluksuz izlenen bir atmosfer yaratabilmesi.
Daha çok tekniğin ön plana çıktığı The Dark Knight, Inception ve Tenet gibi aksiyon / bilim kurgu tarzında yapımlarla tanıdığımız Christopher Nolan Oppenheimer'de belki de şimdiye kadarki en kişisel ve en karakter analizi ağırlıklı eserini üretiyor. Elbette bu karakterleri başarılı bir şekilde perdeye aktarmakta oyuncuların rolü büyük: başta Cillian Murphy olmak üzere, Robert Downey Jr, Emily Blunt, Matt Damon ve Florence Pugh çok iyi performanslar sergiliyorlar. Cillian Murphy'nin en iyi erkek, Robert Downey Jr'ın ise en iyi yardımcı erkek oyuncu dallarında Oscar adaylıklarını şimdiden ilan edebilirim. Filmde rol alan yüksek kalibreli oyuncu listesi yukarıdakilerle sınırlı değil. Örneğin, son beş sene içerisinde en iyi erkek oyuncu Oscar'ını almış üç aktör, Gary Oldman, Rami Malek ve Casey Affleck filmde beşer dakikalık kısacık rolleriyle geçit törenine katılıyorlar. Bu da günümüzün önemli oyuncularının üçe beşe bakmadan yönetmen Christopher Nolan'la çalışma konusunda ne kadar istekli olduklarını gösteriyor. Son yılların yükselen bestecisi Ludwig Göransson imzalı müziklerin filme katkısını göz ardı etmek mümkün değil. Görüntü yönetmeni Hoyte von Hoytema'nın IMAX kameralarla çekilmiş görüntüleri ve Jennifer Lame’in montajı ise nefes kesici.
Christopher Nolan'ın sevmeyeni de çok. Ama benim gözümde adamı pamuklara sarmalı. Oppenheimer olağanüstü bir film. Devasa bir biyografi, büyüleyici bir dram, destansı bir yapım. Oyuncu kadrosunun harika performanslarıyla desteklenen görsel-işitsel bir ziyafet. Önümüzdeki beş ayda daha iyisi karşımıza çıkmazsa, bu senenin en iyi filmi.
Benim Notum: 9 / 10