Tıpkı Fast&Furious serisinin Rio'da geçen beşinci filmle (Fast Five) yeniden hayat bulması gibi, artık altıncı bölüme ulaşan Mission: Impossible filmleri de Christopher McQuarrie yönetimindeki Fallout ile beklenmedik bir zirve yapıyor. Aslına bakarsanız filmin hikayesinde çok orjinal ya da daha önce görmediğimiz bir şey yok, ama özellikle aksiyon sahnelerinin icrasındaki teknik mükemmellik öylesine göz kamaştırıcı ki, hikayedeki klişeler çok gözünüze batmıyor. Son yıllarda sinemalarımızı işgal eden bol bilgisayar efektli, bol yeşil perdeli filmlerden sonra Fallout'taki CGI'dan mümkün mertebe arındırılmış eski usül aksiyon ilaç gibi geliyor. Elbette bu gerçeklik duygusunda Tom Cruise'un birçok tehlikeli sahnede dublör kullanmadan bizzat oynaması büyük katkı sağlıyor. Artık 56 yaşına gelmiş bu Hollywood süperstarı, film boyunca uçaklardan atlıyor, Paris caddelerinde ters istikamette motosiklet kullanıyor, Londra'da binaların çatılarında koşturuyor (bu arada çatıdan çatıya atlarken gerçekten ayağını kırıyor), sarp bir yamaçtan tırmanıyor ve vadiler arasında inip çıkan bir helikoptere pilotluk yapıyor. Ünlü aktör, bunca yıldır süregelen başarısının boşa olmadığını bir kez daha kanıtlıyor. Adama saygı duymamak imkansız.
Evet, öyküde belki bazı zayıf noktalar var: Örneğin, yıl olmuş 2018, hala geri sayımlı bombalar, yok yeşil kabloyu kesmeler filan biraz sırıtıyor. Ama filmdeki heyecan ve macera duygusu öylesine doyurucu ki, bunlar kadı kızındaki kusurlar olarak kalıyor. Serinin bundan sonraki bölümlerini çekecek olanlar aksiyon sahnelerindeki bu seviyeyi nasıl aşacaklar, merak ediyorum. Mission Impossible Fallout son yılların en iyi aksiyon filmlerinden biri. Ayrıca serinin de en iyisi.
Benim Notum: 8,5 / 10