Çocukluğunuzda "İpucu" diye bir oyun oynamış mıydınız? Oyuncuların ellerindeki verilerden yola çıkarak bir cinayeti kimin, nerede, hangi araçla işlediğini bulmaya çalıştıkları bir kutu oyunuydu İpucu (hatta kutusunun rengi de maviydi galiba). "Bayan Alev, Bay Kaymak'ı kilerde ingiliz anahtarıyla öldürdü" tarzında embesil cümlelerin kurulduğu bu oyun, ilkokul yıllarımızın playstation'sız, cep telefonsuz, internetsiz evreninde favori eğlencelerimizden biriydi. İşte Quentin Tarantino'nun sekizinci filmi The Hateful Eight'i izlerken İpucu'nu hatırlamaktan kendimi alamadım.
Bir kar fırtınası sırasında, bir dağın tepesindeki kulübede mahsur kalmış, ve her biri birbirinden şüphelenen sekiz kişinin hikayesinde her zaman olduğu gibi Tarantino'nun "öldürücü" diyalogları başrolü oynuyor. Hemen hemen tamamı tek bir mekanda ve bir tiyatro sahnesi kıvamında geçen filmde diyaloglar (ve bazen de monologlar) öylesine cezbedici ki, filmin üç saatlik -aslında epey uzun- süresi hiç uzun gibi gelmiyor. Tarantino atmosfer yaratmada öyle başarılı ki, sanki film boyunca kulübenin dışında devam eden kar fırtınasını ve soğuğu biz de iliklerimizde hissediyoruz, gerçi bizim gittiğimiz salonda klimaların çalışmaması da bu gerçekçiliğe katkı sağlamış olabilir, bilmiyorum. Kurt Russel'dan Bruce Dern'e, Tim Roth'dan bu rolü ile Oscar'a aday olan Jennifer Jason Leigh'e kadar birbirinden yetenekli oyuncuların döktürdüğü kadroda, Samuel L.Jackson Pulp Fiction'dan beri en iyi performansıyla başı çekiyor. Her Tarantino filminde olduğu gibi müzik yine başrollerden birinde. Tüm dünyada en çok tanınan melodilerden biri "İyi, Kötü ve Çirkin"in yaratıcısı büyük İtalyan besteci Ennio Morricone, 87 yaşında belki de kariyerinin en güzel eseriyle filme büyük katkıda bulunuyor. Hayatı boyunca beş kez Oscar'a aday olmasına rağmen, ödülü hiç alamamış olan emektar sanatçı altıncı kez aday olduğu The Hateful Eight'in müzikleriyle bu kez şeytanın bacağını kıracak gibi görünüyor.
The Hateful Eight ile ilgili tek küçük eleştirim şu olabilir: Hikayedeki esrarı çözmeye çalıştığımız dakikalar oyunun son perdesinde kısa kesiliyor ve Tarantino'vari bir kan banyosu başlıyor. Kafaların kolların uçtuğu o bölüm sanki Kill Bill'den ithal edilmiş gibi duruyor. Kendi adıma "İpucu" oynadığımız sahnelerin daha fazla devam etmesini isterdim. Ama ne olursa olsun, Tarantino Tarantino'dur; akciğer filmi bile çekse oturur izlerim :)
FRAGMAN
Benim Notum: "Eight" / 10