Beş dalda Oscar adayı olmasına rağmen törenden eli boş dönen Foxcatcher, beyazperdeye gerçek bir hayat hikayesini aktarıyor. Ama bu öylesine tuhaf bir gerçek ki, "stranger than fiction" denilen türden, isteseniz böyle bir hikaye yazamazsınız. Bennett Miller’in yönettiği film, Amerikalı ünlü güreşçi kardeşler Mark ve Dave Schultz’un zengin işadamı John Du Pont (Türkiye'de de gayet iyi bilinen meşhur Du Pont markasının sahibi) ile yaşadığı olayları anlatıyor. Eğer yaşanan olayları daha önce duymadıysanız, sakın filmi izlemeden önce bu isimleri Google'da filan aratmayın, seyir zevkiniz kaçmasın. Bu şaşırtıcı film, görünürdeki ‘spor filmi’ etiketini hemen yırtıp atıyor ve karşımıza görkemli bir karakter irdelemesi getiriyor. Başroldeki üç oyuncu da iyi. Tamamen tanınmaz haldeki komedyen Steve Carrell bu filmdeki performansıyla çok konuşuldu. Ancak baştan sona yüzüne bir maske geçirmiş gibi oynayan Carrell yerine ben büyük ağabey rolünde Mark Ruffalo'nun o sakin oyununu çok daha fazla beğendim. Filmin kusuru, karakter analizini derinlemesine yapacağım derken tempoyu çok düşürmesi. Bazı filmler vardır, "iyi film" dersiniz ama asla bir kez daha izlemek istemezsiniz. İşte Foxcatcher da öyle bir film. Sert, soğuk ve itici bir hikaye.
FRAGMAN
FRAGMAN
Benim Notum: 7 / 10