30 Kasım 2024

Kasım Filmleri

 




Kasım ayında izlediğim filmler ve puanlarım:
(..evet, bu ay biraz vites yükselttim)


Wicked 8

Anora 8

Conclave 8


Gladiator II 7,5

Heretic 7,5

The Outrun 7,5



Exhuma 7,5



Look Back 7,5

Wolfs 7




Lee 7

Am I OK? 7




Ibelin 6,5



Film isimlerinin üstüne tıklayarak, o filmle ilgili detaylara ya da benim yorumlarıma ulaşabilirsiniz.

2024'te izlediğim film adedi: 126

29 Kasım 2024

Wicked

 




Neredeyse bir senedir sinemalarda ve YouTube'da fragmanını izlediğimiz Wicked filmi nihayet perdelerimizde. Cynthia Erivo ve Ariana Grande'nin başrollerini paylaştığı film, 2003 yılından beri Broadway'de sahnelenen ünlü bir müzikalden sinemaya uyarlanmış. Açıkçası sinemaya giderken beklentim oldukça düşüktü. Müzikali bilmiyordum, "Pamuk Prenses ve Harry Potter karışımı bir Disney masalı mı izleyeceğiz acaba" diyordum içimden. Ama Wicked beni olumlu anlamda çok şaşırttı, güzel bir sürpriz oldu. Bunun birkaç nedeni var:

Birincisi: filmin prodükiyon tasarımı, dekorları, kostümleri, yani görsel dünyası. Son senelerde alıştığımız üzere bol bilgisayar efektli, bol yeşil perdeli, göze yapay gelen bir dünya ile karşılaşacağız diye korkuyordum. Öyle olmadı. Filmde çok büyük oranda gerçek setler, gerçek dekorlar kullanılmış. Bu da seyirciyi yaratılan o dünyanın içine çeken önemli bir koza dönüşüyor. CGI elbette var, ama o da göze batmıyor.   

İkincisi: Ariana Grande!.. Dünyada milyonlarca hayranı olan bu pop ikonunun iyi şarkı söylediğini biliyordum da oyunculuğunun bu kadar iyi olduğunu hiç bilmiyordum. Glinda rolünde Grande şaşırtıcı derecede iyi bir performans ortaya koyuyor. Bu tür rollerde komedik zamanlama dediğimiz şey öne çıkar, Grande bu zamanlamayı çok güzel tutturuyor. Diğer taraftan oyunculuğunu daha önce Harriet filminde Oscar adayı olarak ispatlamış Cynthia Erivo ise bu kez güçlü sesi ile şaşırtıyor.

Step Up ve In the Heights filmlerinden hatırladığımız yönetmen Jon M. Chu o filmlerden gelen kalabalık kadrolu dans sahneleri çekme tecrübesini burada bir üst seviyeye taşımış. Chu'nun dinamik kamerası müzikalın o ışıltılı enerjisini başarılı bir şekilde perdeye yansıtmış. Filmin anlattığı hikaye de oldukça ilgi çekici, şarkıların arasında bir dolgu malzemesi gibi durmuyor. Yönetmen Jon M. Chu başta karakterler ve aralarındaki ilişkiler olmak üzere filmin dramatik yapısını gayet sağlam tutuyor. Gerek müzikal, gerek normal sahnelerde karakterlerin motivasyonları derinlemesine biçimde anlatılıyor. Elphaba ve Glinda arasındaki arkadaşlık ilişkisi oldukça organik bir şekilde izleyiciye aktarılıyor. İki karakter arasındaki nefretin yavaş yavaş sevgiye dönmesindeki süreç bütün duygusallığıyla bizlere veriliyor.  Filmin süresi 2 saat 40 dakika olmasına rağmen, filmi izlerken bunu hissetmiyorsunuz.

Wicked göz dolduran, seyre değer bir gösteri. Film bizi ilk dakikadan itibaren bir hayal dünyasına götürüyor ve orada iyi vakit geçirmemizi sağlıyor. Türkiye'de şu anda sinemalarda izleyebilirsiniz.


Benim Notum: 8 / 10


22 Kasım 2024

Gladiator II

 





2000 yapımı Gladiator filmi herhalde birçok kişinin "tüm zamanların en iyi 10 filmi" listesindedir, ben dahil. Russel Crowe'un başrolünde oynadığı bu epik film o sene hem en iyi film Oscar'ını almış, hem de tüm dünyada 500 milyon dolar gişe hasılatı yakalamıştı. İşte yönetmen Ridley Scott tam 24 yıl sonra tanıdık sulara ve tanıdık arenalara geri dönüyor.

Öncelikle Ridley Scott'a bir şapka çıkartmak lazım. 10 gün sonra 87 yaşını dolduracak olan bu veteran sinemacı, emekli olmayı düşünmek şöyle dursun, hala oldukça aktif bir şekilde çalışmaya devam ediyor. Son dört seneye dört film (The Last Duel, House of Gucci, Napoleon ve Gladiator II) sığdırmayı başaran İngiliz yönetmen, halihazırda önümüzdeki yıllarda gösterime girecek dört yeni filmi için de ön çalışmalar yapıyor. 

Gladiator II Ridley Scott'un ustası olduğu yüksek bütçeli, destansı savaş sahneli, epik yapımlara yeni bir örnek. Artık büyük stüdyolar Ridley Scott dışındaki isimlere bu tür tarihi filmler için büyük bütçeler vermiyorlar. "Sezar'ın hakkı Sezar'a" diyelim (pun intended), Scott da kendisine teslim edilen 300 milyon dolarlık devasa prodüksiyon bütçesini iyi kullanıyor, ama çok da fazla risk almıyor. Denenmiş ve başarılı olmuş orijinal formülden pek vazgeçmediği belli. Gladiator II, ilk filmin hikaye örgüsünü neredeyse adım adım aynen takip ediyor. Yine tutsaklıktan gelip gladyatör olarak yetiştirilen eski bir asker, yine bu gladyatörün önce yuhalanırken sonradan yavaş yavaş Roma halkının desteğini kazanması, yine imparatoru devirmeye yönelik saray entrikaları ve elbette yine görkemli arena dövüşleri.      

Paul Mescal benim de çok sevdiğim iyi bir aktör. Ama onun o kırılgan üzgün çocuk ifadesi bence bu role pek uymamış. Gözlerimiz Russel Crowe'un karizmasını arıyor. Filmin oyunculuk anlamında en akılda kalıcı performansını ise Denzel Washington ortaya koyuyor. Oscar adaylığı şimdiden hayırlı olsun. 

Sonuçta Gladiator II ilk filmin etkileyiciliğine sahip olamasa da, vaad ettiği şeyleri yerine getiren, baştan sona ilgiyle izlenen, başarılı bir tarihi macera filmi. Ridley Scott bütün filmlerinde olduğu gibi ilk andan itibaren yarattığı görsel atmosfer ile seyirciyi filmine bağlamayı başarıyor. Bir de artık sinemalarımızda bu tür eski usül, devasa setler içeren, yüksek bütçeli, bol yıldızlı, “sandaletli kılıçlı”  epik filmleri pek göremiyoruz. O yüzden kırk yılda bir gelen bu fırsatı kaçırmayın. Mümkünse şehrinizdeki en büyük perdeli salonda izleyin.  


Benim Notum: 7,5 / 10


8 Kasım 2024

The Wild Robot

 




Bir gemi kazasından sonra, Roz adında zeki bir robot ıssız bir adada mahsur kalıyor. Zorlu ada şartlarında hayatta kalmak için Roz, adanın hayvanlarıyla bağ kurmaya çalışıyor. Bu arada yetim bir kaz yavrusuna da bakıcılık yapmaya karar veriyor. Daha önce How to Train Your Dragon'un yazar ve yönetmeni olarak tanıdığımız Chris Sanders yine çocukların yanı sıra büyükleri de mest edecek çok sevimli bir aile hikayesi ile karşımızda.

The Wild Robot'un belki de en iyi yanı Hollywood yapımı bir animasyon filmine benzememesi.  Film Disney'den çok Miyazaki gibi hissettiriyor. Chris Sanders'ın incelikli senaryosu, nezaketin bir hayatta kalma becerisi olarak kullanılabileceğini ve sevgi bağlarının doğuştan gelen farklılıklardan daha güçlü olabileceğini anlatıyor. Hikayenin büyük bir kısmında kötü adam yok. Bu elbette hiç çatışma olmadığı anlamına gelmiyor, ancak filmin anlatısını ilerletmek için bir büyük kötüye ihtiyacı yok. Bunun yerine ilişkilere ve duygusal etkileşimlere güveniyor ve bunu hem çocukların hem de yetişkinlerin ilgisini çekecek bir şekilde yapıyor.

Son yıllarda özellikle aile filmleri orjinal bir hikaye yaratmaktan ziyade bir franchise oluşturmaya ve buna bağlı olarak işin pazarlama kısmına daha fazla odaklanır hale gelmişlerdi. The Wild Robot işte bu genel trendden sıyrılmayı başarıyor. Chris Sanders'ın filmi hikaye anlatımına önem veren ve klişelerden uzak duran haliyle Japon usta Miyazaki'nin filmleriyle birlikte anılmayı hak ediyor. Bu senenin en iyi animasyonu.

The Wild Robot filmini Türkiye'de 8 Kasım'dan itibaren sinemalarda izleyebilirsiniz.


Benim Notum: 8 / 10