Son yıllarda Disney çatısı altında çalışan iki animasyon stüdyosu (Disney ve Pixar), "beyaz prenses fabrikası" olarak nitelendirilebilecek kötü şöhretlerinden kurtulmak için arka arkaya bilinçli hikaye tercihleri yapıyor. Sonuç: Coco, Soul, Luca, Raya and the Last Dragon ve şimdi de Encanto gibi farklı kültürlere ve etnisitelere kucak açmış bir dizi yapım. Encanto, Kolombiya'da gözlerden uzak bir vadiye yerleşmiş, büyülü güçleri ile yerel halkı koruyan Madrigal ailesinin hikayesini anlatıyor. Disney'in her zamanki birinci sınıf animasyonu filmi en baştan sağlam bir temele oturtuyor. Tıpkı Soul'da olduğu gibi, Encanto'da da geleneksel anlamda bir "villain" / kötü adam yok. Bu farklı hikaye kurgusu, animasyon filmlerinde sıkça karşılaştığımız ve bazen anlatıyı zedeleyen o yapaylık unsurunu ortadan kaldırıyor. Ancak tanıdık bir şablona alışmış özellikle küçük izleyiciler bu değişikliği nasıl karşılayacak, henüz bilmiyoruz.
Son zamanlarda Hamilton, In the Heights ve Tick Tick Boom gibi müzikaller ile yıldızı parlayan yetenekli besteci Lin-Manuel Miranda sekiz şarkısıyla filme katkıda bulunuyor. Bu çok akılda kalıcı güzel şarkılar filmi gerçekten bir üst seviyeye taşımayı başarıyor. Filmi izledikten sonra kendimi bazılarını mırıldanırken buldum. Güzel şarkılar demişken, bu yazının yazıldığı hafta filmdeki üç şarkının birden İngiltere müzik listelerinde ilk 20'de olduğunu, hatta bir tanesinin de an itibarı ile 1 numaraya yükseldiğini belirtelim. Bu son yıllarda çok rastlanan bir durum değil, Frozen filminden dillere pelesenk olan "Let It Go" bile en fazla 11 numara olabilmişti (İngiltere'de bu haftanın 1 numarası "We Don't Talk About Bruno" için
tıklayınız ).
Walt Disney firmasının 60. yıl kutlamaları eşliğinde gelen Encanto çok emek verilmiş, üzerinde çok iyi çalışılmış, büyük-küçük görülmeyi hak eden başarılı bir animasyon.
Benim Notum: 7,5 / 10