29 Nisan 2013

The Hunt (Jagten)

Danimarka sinemasından sosyal psikoloji üzerine arka arkaya çok ilginç filmler geliyor. İki sene önce en iyi yabancı film Oscar'ını alan In a Better World intikam ve affetme duygularına odaklanıyordu. Thomas Vinterberg'in filmi The Hunt ise bir çocuğun çok hassas bir konuda söylediği küçük bir yalanın, bir insanın hayatını nasıl alt üst edebileceğini anlatıyor. Önyargının insanoğlu üzerindeki etkisi ve linç kültürü dünyanın her yerinde aynı, söz konusu toplum gelişmiş Avrupa'nın en aydınlık ülkesi Danimarka olsa bile... Bu filmdeki rolü ile Cannes film festivalinde en iyi erkek oyuncu ödülünü alan Mads Mikkelsen, taciz suçlamasıyla karşı karşıya kalan öğretmeni gerçekten mükemmel oynamış. Bir kitlesel histeri halinin yaratabileceği tahribata dair, izlemesi kolay olmayan ama son derece etkileyici bir film... (8) 

26 Nisan 2013

Warm Bodies

Warm Bodies bir zombi filmi. Ama bildiğiniz zombi filmlerinden oldukça farklı. Bu sene daha yeni Jack the Giant Slayer'da izlediğimiz Nicholas Hoult'un başrolünde oynadığı film, aşık bir zombinin kaybettiği insani özellikleri teker teker yeniden kazanmasını anlatıyor. Olayları, alışılmadık biçimde bir zombinin bakış açısıyla anlatan senaryo yer yer epey gırgır sahneler içeriyor. Filmin "sevgi tüm güçlükleri yener" teması etrafında toplanan iyimser mesajlarını da beğendim. İki entry alttaki Evil Dead'in aksine bu filmi rahatlıkla ailecek izleyebilirsiniz, tabii yine de küçük çocuklar hariç diyelim. Guns'n'Roses'dan "Patience", Scorpions'tan "Rock You Like a Hurricane" gibi unutulmaz hard rock klasiklerini barındıran soundtrack ise filmin notunu bir yarım puan daha arttırmamı sağladı. (7,5)

25 Nisan 2013

Oblivion

Üç yıl önceki Disney yapımı Tron Efsanesi'nin yönetmeni Joseph Kosinski, yine bir bilim-kurgu ile karşımızda. Bu kez daha ünlü yıldızlar ve daha yetişkinlere yönelik bir prodüksiyon ile... İki filmi yanyana getirdiğinizde yönetmenin tasarıma olan düşkünlüğünü hemen farkediyorsunuz. Oblivion, her şeyden önce perdede çok "şık" görünen bir film. Tüm o uzay araçları ve kullanılan aksesuarlar için titizlikle uğraşıldığını hissediyorsunuz. Özellikle hasbelkader izleme şansına eriştiğim IMAX perdesinde filmin görsel üstünlükleri çok daha çarpıcı bir hale geliyor (İstanbul ve Ankara'daki okuyucularımın Oblivion'ı mutlaka IMAX'de izlemelerini hararetle tavsiye ederim). Fransız elektronik müzik grubu M83'ün film için yazdığı müzikler harika. Anlaşılan Kosinski bu konuda da alışkanlıklarından vazgeçmiyor: Tron'un müziklerini de yine bir Fransız elektronik müzik grubu Daft Punk yapmıştı ve o da nefisti .

Senaryosu The Matrix'ten Total Recall'a daha önce izlediğimiz birçok diğer filmi anımsatsa da, Oblivion görüntüleri, müzikleri ve yarattığı havalı atmosfer ile başarılı bir bilim-kurgu. (7,5)

   

23 Nisan 2013

Evil Dead

Evil Dead, 1981 yapımı Sam Raimi klasiğinin yeniden çevrimi. Bir ortaokul öğrencisi iken İzmir'de Çınar sinemasında ilk filmi "Şeytanın Ölüsü" adıyla izlediğimi hatırlıyorum. (Bu arada, biz ne tuhaf bir çocukluk geçirmişiz, ne sinemalarda yaş sınırlaması vardı, ne de anne-babalar "acaba oğlumun gittiği film yaşına uygun mu" diye kafa yorardı, tam bir "saldım çayıra" durumu...) Sam Raimi daha sonra aynı serinin ikinci ve üçüncü filmlerini de çekmişti. Raimi ve orjinal serinin başrol oyuncusu Bruce Campbell, bu yeni projede yapımcı olarak ekibe dahil olmuşlar. Yönetmenliği ise Uruguaylı genç yetenek Fede Alvarez'e teslim etmişler.

Evil Dead 1980'lerin korku filmlerine bir saygı duruşu niteliği taşıyor. Bilgisayar destekli efektler yerine tıpkı o yıllardaki gibi bol bol makyaj, aksesuar ve kırmızı boyaya yaslanılmış. Yapımcıların filmin afişine kocaman harflerle yazdıkları "the most terrifying film you will ever experience / izleyebileceğiniz en korkunç film" iddiasına pek katılmasam da, şimdiye kadar izlediğiniz en kanlı film olduğu kesin. Bu 2013 model Evil Dead o kadar kanlı ki, eve döndüğünüzde bir banyo yapma ihtiyacı duyabilirsiniz. Film boyunca her türlü kesici delici alet (bıçak, falçata, boy boy elektrikli testereler, çivi çakma makinaları) düşünebileceğiniz en vahşi şekilde kullanılıyor. Orjinal Evil Dead serisinin taraftarları ya da genel olarak 80'li yılların korku filmlerini sevenler bu güncellenmiş versiyondan da memnun kalacaklardır. Ama kesinlikle 18+ olduğunu aklınızdan çıkarmayın. (7)      



   

4 Nisan 2013

Jack the Giant Slayer

Hollywood'un dönem dönem bazı takıntıları oluyor: Şu son iki senedir de çocukluğumuzun masallarını yeniden yorumlayarak gösterişli, bol efektli ve tabii ki 3D filmler çekmek moda oldu. Alice Harikalar Diyarında, Pamuk Prenses ve Avcı, Kırmızı Başlıklı Kız, Hansel ve Gretel derken şimdi de Jack ve Fasulye Sırığı masalı perdelerimizde. Bu kez yönetmen koltuğunda tanıdık bir isim var: Bryan Singer. Bir zamanlar The Usual Suspects gibi artık kült seviyesine yükselmiş bir filme imza atmış olan bu usta yönetmen, son birkaç yıldır daha çok X-Men ve Superman Returns gibi süper kahraman hikayeleri ile oyalanıyordu. Jack the Giant Slayer, izledikten sonra hemen unutulacak filmlerden olsa da, yine de yeterince eğlenceli bir seyirlik. Eğer 10-17 yaş aralığında bir çocuğunuz varsa, birlikte izleyip heyecanlanmak için ideal bir seçim. 10 yaşın altındaki çocuklar ise gerçekten başarılı bir CGI ile yaratılmış devlerin ürkünç görüntülerinden korkabilirler. (7)