Güney Kore'de yaşamakta olan 12 yaşındaki okul arkadaşları Nora ve Hae Sung, Nora'nın ailesinin Kanada'ya göç etmesi nedeniyle birbirlerinden ayrı düşerler. Tam 24 yıl sonra New York'ta birkaç günlüğüne tekrar bir araya gelen bu çocukluk aşıkları, geçmiş yılların muhasebesini yaparken bir yandan da kader, bağlılık, özlem ve yarım kalmış aşklar gibi kavramlarla yüzleşeceklerdir.
Doksanlı ve ikibinli yıllarda bana "en sevdiğin film üçlemesi hangisi" diye sorsaydınız, büyük olasılıkla Richard Linklater'ın Ethan Hawke ve Julie Delpy'li Before üçlemesi derdim. Daha ortada bu blog sayfasının fikri bile yoktu ama olsaydı muhtemelen Before Sunrise 1995 yılının, Before Sunset de 2004 yılının en iyi filmleri listesine girerdi. İşte Kore asıllı Celine Song'un yönettiği Past Lives bana ilk bakışta Before filmlerini anımsattı. Ve yine o filmlerde aldığım lezzeti aldım. Senaryoyu da kaleme alan Celine Song belli ki kendi yaşamından detayları filme katmış. Çünkü onun ailesi de tıpkı filmdeki Nora gibi henüz o 12 yaşındayken Güney Kore'den Kanada'ya göç etmiş.
Past Lives derdini söylediklerinden ziyade söylemedikleri ile anlatan, sessiz ama çok güçlü bir film. Yönetmen bir duyguyu seyirciye aktarırken hiç telaş etmiyor. Ama işte o küçük sessizlikler, o sessizlikler esnasındaki kaçamak bakışlar öyle çok şey anlatıyor ki... Celine Song, uzun tek plan çekimlere ve sözlü olmayan anlara güvenerek, daha aceleci bir yaklaşımın gözden kaçıracağı ayrıntıları yakalıyor. Filmin sonunu tabii ki söylemeyeyim, ama sadece finaldeki o beş dakikalık sahne bile sözcüklere hiç başvurmadan, beden dilini ve sinema sanatını kullanarak duygular nasıl anlatılır konusunda bir ders niteliğinde. Bunun Song’un henüz ilk filmi olduğuna inanmak zor, çünkü kameranın arkasında sanki bu işi kırk yıldır yapıyormuşçasına güvenli, kendinden emin.
Sinema tarihinde karşılıksız aşka eşlik eden tatlı ıstırabı anlatan çok film yapılmıştır elbette, ama çok az film bastırılmış duyguları bu kadar yoğun ve derinden ele alabilir. Past Lives yaz sezonunun patırtısı gürültüsü arasında çıkıp gelen nefis bir sürpriz, bir vaha. Çok beğendim, çok etkilendim.
Benim Notum: 8,5 / 10