29 Kasım 2013

jOBS

Yirminci yüzyılın en yaratıcı girişimcilerinden Steve Jobs'un hayatına odaklanan Jobs, belli ki ikinci bir "The Social Network" yaratma hevesi ile yola çıkılmış bir iş. Gelgelelim ne yönetmenimiz bir David Fincher, ne de başrolü teslim ettiğimiz Ashton Kutcher'da bu karmaşık profili canlandırabilecek yetenek var. Daha çok bir televizyon filmi havasında geçen fazla uzun bir 130 dakikanın ardından, Steve Jobs'un kişiliğinden ziyade Apple firmasının tarihçesi hakkında bilgileniyoruz. Ashton Kutcher film boyunca hoplaya hoplaya yürüyerek "insanların hayatlarını değiştirecek şeyler yapmalıyız" deyip duruyor. Ama nedendir, bu dahi adamın vizyonerliğinin, hırslarının ya da çelişkili duygularının kökeninde neler vardır, asla oralara inemiyoruz. Her şey yüzeysel. (5)

FRAGMAN

8 Kasım 2013

Thor: The Dark World

Bu "Marvel evreni" artık sıkmaya mı başladı nedir? Thor, Iron Man, Captain America, Hulk derken 2-3 senedir bir süper kahraman enflasyonu oluştu sanki. Üstelik de geçen sene perdelerimizi şenlendiren -gerçekten çok sevdiğim- Avengers gibi bir "all-star" geçidinden sonra, böyle tek tek gelmeleri bir nevi tatlının üstüne karpuz/kavun yemek gibi oluyor. The Dark World sonuç olarak takipçilerinin beklentilerini karşılayacak, bol aksiyonlu, bol görsel efektli, bol patırtılı bir eğlencelik. Ama "sıradışı" denebilecek bir tarafı da yok. (6)

FRAGMAN

5 Kasım 2013

Gravity

Film sona erip de yazılar akmaya başladığında "oyuncular" bölümünde perdede sadece iki kişinin ismi geçiyor: Sandra Bullock ve George Clooney. Evet, belki telsiz konuşmalarından başkalarının sesini duyuyoruz ama Gravity tüm film boyunca sadece iki başrol oyuncusunu gördüğümüz son derece ilginç ve zor bir proje. Tabii üçüncü bir başrol oyuncusu daha var, o da uzay boşluğu. Ben filmin bir giriş bölümü olur, işte uzaya çıkmadan önce NASA'daki hazırlık süreci gösterilir, karakterleri daha yakından tanıdığımız bir girizgah yapılır diye düşünüyordum, ama Gravity bu konuda elini korkak alıştırmıyor: film direkt uzay boşluğundaki aksiyonla başlıyor ve yine uzay boşluğunda bitiyor (...neredeyse). Aradaki 90 dakika boyunca bir kaza sonucu yerçekimsiz ortamda kalan astronotların dünyaya dönebilme çabalarını izliyoruz. Yönetmen Alfonso Cuaron, tıpkı Avatar'da James Cameron'ın yaptığı gibi, istediği sonuca ulaşabilmek için 7 sene sinema teknolojisinin gelişmesini beklemiş. Biliyorum, "sadece iki oyuncu ile 90 dakika nasıl dolar" diye düşünüyorsunuz. Aşağıdaki fragmanı bir izleyin ve bunun 90 dakikaya yayıldığını düşünün. Cuaron, inanılmaz CGI efektler ve sizi aksiyonun tam ortasına yerleştiren kamerası ile müthiş bir deneyim yaşatıyor. Sinemada şimdiye kadar gördüğüm en iyi 3D uygulamaları sayesinde siz de kendinizi orada o astronotlarla birlikte hissediyorsunuz. 3D demişken, bu elbette kesinlikle sinemada izlenmesi gereken bir film (benim bu yazıyı yazdığım  tarihlerde film hala Türkiye sinemalarında oynuyordu, bitmeden görün). Gravity sinemadaki zirvelerden biri, senenin en iyi filmlerinden. (8,5)

FRAGMAN