24 Şubat 2015

The Imitation Game

İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin kullandığı Enigma adlı bir şifreyi çözmek üzere İngiltere'de bir araya getirilen bir ekibin ve bu ekibin başındaki Alan Turing'in gerçek hikayesi. Yüzeydeki heyecanlı casusluk öyküsünün ardında, Alan Turing'in kendi özel hayatı ile ilgili sakladığı bir sır ve bu sırrın kendisinde yarattığı duygusal fırtınalar filmin gerçek derinliğini oluşturuyor. Bir süre sonra anlıyoruz ki, belki de çözülmesi gereken asıl şifre Turing'in karakteridir. Benedict Cumberbatch Oscar'a aday performansıyla bu antipatik matematik profesörünün çok katmanlı kişiliğini başarıyla perdeye yansıtıyor. Günümüzdeki bilgisayarların temelini oluşturan Christopher adlı makinesiyle Dünya Savaşı'nın iki yıl daha önce bitmesini sağlayan ve bir teoriye göre bu sayede 14 milyon insanın hayatını kurtaran bu dahi adamın hikayesinin 50 yıl boyunca devlet sırrı olarak saklanması ve Alan Turing ismini dünyada kimsenin bilmemesi ise ayrı bir şaşılacak olay. Film bu anlamda bir kamu hizmeti de yapmış oluyor. Bu satırları Oscar ödülleri dağıtıldıktan sonra yazıyorum; ben veriyor olsaydım bu seneki adaylar arasında En İyi Film ödülünü Birdman'e değil The Imitation Game'e verirdim.

FRAGMAN

The Imitation Game (2014) on IMDb

Benim Notum: 8,5 / 10


20 Şubat 2015

Selma

Film bitip de oyuncuların isimleri perdede akmaya başladığında, 40 yıllık sinema seyirciliği hayatımda hiç şahit olmadığım bir olayla karşılaştım: İzmir Karaca sinemasının 2.salonundaki izleyicilerden bir teki bile yerinden kalkmadı, tamamen dolu olan salonda tek bir seyirci bile çıkış kapısına yönelmedi. Hepimiz koltuklarımıza çakılmış bir vaziyette filmin Oscar'a aday şarkısı (muhtemelen de ödülü alacak) John Legend'dan muhteşem Glory'yi sonuna kadar dinledik.

İnanılır gibi değil ama Dr.Martin Luther King bir sinema filminde ilk kez canlandırılıyormuş. Selma bu ünlü insan hakları savunucusunun 1965 yılındaki üç ayını anlatıyor. ABD’nin ırk ayrımcılığıyla çalkalandığı yıllardır ve özellikle güney eyaletlerindeki siyahiler oy verememektedirler. Martin Luther, bu temel soruna karşı her zamanki barışçı tavrıyla çaba göstermektedir. Mücadelenin çeşitli aşamalarından sonra, kamuoyunun dikkatini çekmek için Alabama’nın Selma kasabasından Montgomery’ye doğru yapılan tarihsel yürüyüşe odaklanan filmin temel özelliği, içerdiği belgesel tad. Herşey olduğu gibi, en yalın biçimde gösteriliyor. Yönetmen Ava DuVernay şiddet sahnelerinde ise ağırlaştırılmış çekimler, yakın planlar ve ses efektlerinin desteğiyle etkiyi olabildiğince artırmaya çalışıyor. Aslında bir İngiliz olan David Oyelowo, Amerikan tarihinin bu çok önemli liderini mükemmel bir performansla canlandırırken, senaryo Martin Luther King'i tanrılaştırmaktan özellikle kaçınıyor. Hataları ve korkularıyla King'in de sonuçta bizim gibi bir insan olduğunu görmek, bir bakıma onu daha iyi anlamamızı ve benimsememizi sağlıyor. Geçen sene de benzer temalı bir film (12 Years A Slave) en iyi film Oscar'ını aldığı için, bu sene Selma'nın ne yazık ki Oscar'larda çok fazla şansı yok. Ancak son yıllarda ırkçılık sorunu ve direniş hikayeleri üzerine yapılmış en iyi filmlerden biri ile karşı karşıyayız.

FRAGMAN

 Selma (2014) on IMDb

Benim Notum: 8,5 / 10

13 Şubat 2015

Like Father Like Son




Benim Notum: 7 / 10

11 Şubat 2015

The SpongeBob Movie: Sponge Out of Water




Benim Notum: 6,5 / 10

5 Şubat 2015

Big Hero 6

Disney stüdyolarının 2009 yılında Marvel şirketini satın almasından sonra, ilk kez Disney yapımı bir Marvel çizgi romanıyla karşı karşıyayız. Bir grup yüksek teknoloji uzmanı gencin Avengers tarzı bir kahramanlar ekibi oluşturması şeklinde gelişen hikayenin çekirdeğinde dahi çocuk Hiro'nun şişme robot Baymax ile kurduğu duygusal bağ var. Big Hero 6 iyi bir aile filmi. Özellikle filmden çıkan çocuklar kesin "ben ne icat etsem" diye kafa patlatacaklar. Büyüklere de hitap etme konusunda ise filmin bir Up ya da bir How To Train Your Dragon 2 nin gerisinde kaldığını söylemek lazım.

FRAGMAN

Big Hero 6 (2014) on IMDb

Benim Notum: 7 / 10

4 Şubat 2015

Nightcrawler

İyi oyunculuğun en önemli göstergesi aktörün o rolün içinde kaybolması. Bir somut örnekle açıklayayım: Hemen iki başlık aşağıdaki The Judge'da oynayan Robert Downey Jr. fena bir oyuncu değildir, ama o her zaman Robert Downey Jr'dır. İster bir aksiyon olsun, ister bir dram, filmi izlerken "evet ben şu anda Robert Downey Jr'ı izliyorum" dersiniz. Nightcrawler'daki Jake Gyllenhaal ise tam bir transformasyona uğruyor. Geceleri kamerası ile kazaları ve suç mahallerini çekip kanlı görüntüleri TV kanallarına satan "girişimci" psikopat Louis Bloom rolü için 15 kilo veren Gyllenhaal sadece fiziksel görünümü ile değil, bakışları ve konuşmasıyla da bize gerçek hayattaki aktörü unutturuyor ve tam anlamıyla karakterin içinde kayboluyor.

FRAGMAN

Nightcrawler (2014) on IMDb

Benim Notum: 7,5 / 10