20 Şubat 2015

Selma

Film bitip de oyuncuların isimleri perdede akmaya başladığında, 40 yıllık sinema seyirciliği hayatımda hiç şahit olmadığım bir olayla karşılaştım: İzmir Karaca sinemasının 2.salonundaki izleyicilerden bir teki bile yerinden kalkmadı, tamamen dolu olan salonda tek bir seyirci bile çıkış kapısına yönelmedi. Hepimiz koltuklarımıza çakılmış bir vaziyette filmin Oscar'a aday şarkısı (muhtemelen de ödülü alacak) John Legend'dan muhteşem Glory'yi sonuna kadar dinledik.

İnanılır gibi değil ama Dr.Martin Luther King bir sinema filminde ilk kez canlandırılıyormuş. Selma bu ünlü insan hakları savunucusunun 1965 yılındaki üç ayını anlatıyor. ABD’nin ırk ayrımcılığıyla çalkalandığı yıllardır ve özellikle güney eyaletlerindeki siyahiler oy verememektedirler. Martin Luther, bu temel soruna karşı her zamanki barışçı tavrıyla çaba göstermektedir. Mücadelenin çeşitli aşamalarından sonra, kamuoyunun dikkatini çekmek için Alabama’nın Selma kasabasından Montgomery’ye doğru yapılan tarihsel yürüyüşe odaklanan filmin temel özelliği, içerdiği belgesel tad. Herşey olduğu gibi, en yalın biçimde gösteriliyor. Yönetmen Ava DuVernay şiddet sahnelerinde ise ağırlaştırılmış çekimler, yakın planlar ve ses efektlerinin desteğiyle etkiyi olabildiğince artırmaya çalışıyor. Aslında bir İngiliz olan David Oyelowo, Amerikan tarihinin bu çok önemli liderini mükemmel bir performansla canlandırırken, senaryo Martin Luther King'i tanrılaştırmaktan özellikle kaçınıyor. Hataları ve korkularıyla King'in de sonuçta bizim gibi bir insan olduğunu görmek, bir bakıma onu daha iyi anlamamızı ve benimsememizi sağlıyor. Geçen sene de benzer temalı bir film (12 Years A Slave) en iyi film Oscar'ını aldığı için, bu sene Selma'nın ne yazık ki Oscar'larda çok fazla şansı yok. Ancak son yıllarda ırkçılık sorunu ve direniş hikayeleri üzerine yapılmış en iyi filmlerden biri ile karşı karşıyayız.

FRAGMAN

 Selma (2014) on IMDb

Benim Notum: 8,5 / 10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder