31 Mart 2024

Mart Filmleri

 



Mart ayında izlediğim filmler ve puanlarım:




R.M.N 7,5

Saint Omer 7,5

Godland 7,5






Mean Girls 6,5





Film isimlerinin üstüne tıklayarak, o filmle ilgili detaylara ulaşabilirsiniz.

2024'te izlediğim film adedi: 39


26 Mart 2024

The Iron Claw

 




Yukarıdaki afişe bakınca bunun Rocky benzeri bir sportif başarı hikayesi olduğunu düşünebilirsiniz, ama öyle değil. Anlatılan öyküde spor sadece bir arka plan olarak kullanılıyor. Film bir maçı kimin kazanacağı konusunda bir gerilim yaratmakla ilgilenmiyor, büyük bir zafere doğru heyecan verici bir dalga yaratmıyor. The Iron Claw, daha çok kardeşlik bağları, despot bir babanın bir aile üzerindeki toksik etkisi ve erişilemez beklentilerin çocuklar üzerinde yarattığı hasarlar üzerine oldukça etkileyici bir dram. 

Sean Durkin'in yazıp yönettiği film 1980'lerde profesyonel güreşin yoğun rekabet dünyasında tarih yazan, birbirinden ayrılmaz Von Erich kardeşlerin gerçek hikayesini anlatıyor. Yalnız bu öyle bir hikaye ki, gerçek değil de kurgu olarak yazılsa "hadi canım, bir ailenin başına üst üste bu kadar felaket gelemez" dersiniz. Ama bu trajedi gerçekten yaşanmış. Hatta, filmi izledikten sonra yapılacak bir Wikipedia incelemesi, ailenin yaşadığı acıların filmde eksik bile anlatıldığını ortaya çıkarıyor.  

Oyuncu kadrosunun tamamı güçlü performanslar ortaya koyuyorlar ama herhalde hiç kimse Zac Efron kadar dikkat çekmeyecektir. Bir rolün ihtiyaçlarını karşılamak için fiziğini tamamen değiştiren birçok  harika oyuncunun izinden giden Efron, Kevin'i inandırıcı bir şekilde oynamak için vücudundaki kas kütlesini muazzam boyutlara ulaştırmış. Öyle ki, adamı filmde ilk gördüğünüzde onun sağlığı için endişeleniyorsunuz. Fiziksel görünüşü dışında Efron'un filmdeki oyunculuk performansına baktığınızda da, onun High School Musical günlerinden bu yana uzun bir yol kat ettiğini görüyorsunuz.

The Iron Claw filmini şu anda sinemalarda izleyebilirsiniz.


Benim Notum: 7,5 / 10

10 Mart 2024

Dune: Part Two

 




2011'den beri çektiği her film ile (sırasıyla Incendies, Prisoners, Sicario, Arrival, Blade Runner 2049 ve Dune Part I) benim Yılın En İyileri listeme girmeyi başaran yönetmen Denis Villeneuve için bu trend devam edecek gibi görünüyor. Dune Part Two ilk filmde atılan tohumları geliştirip büyüten, o görsel ve işitsel ziyafeti bu kez felsefi açılımlarla da besleyen tam bir sinema olayı. 2024 sinema yılının analizi yapılırken Dune Part Two on iki aylık dönemde gösterime giren en iyi filmlerden biri olarak kabul edilecek.

Yönetmen Denis Villeneuve şu sıralar bir sonraki Dune filminin senaryosunu yazıyor (ki bu üçüncü bölüm Frank Herbert’in Dune Mesihi kitabından uyarlanacak). Seri tamamlandığında bu sinematik olayı yaklaşık 25 yıl önceki Lord of the Rings üçlemesine benzetmek haksızlık olmaz. O zamanlar romanın hayranları, Yeni Zelandalı yönetmen Peter Jackson'ın boyundan büyük bir işe kalkışmış olabileceğinden korkuyordu. Ancak o üç filmlik ve sekiz saatlik epik filmler, sinema tarihindeki en şaşırtıcı başarı öykülerinden biri oldu. Villeneuve'un Dune'u da benzer bir değerlendirmeyi hak ediyor.

Dune Part Two, tıpkı ilk film gibi, romanın en fantastik yönlerini alıp bunları hikayeye organik bir şekilde yerleştirme konusunda mükemmel bir iş çıkarıyor. Bir romanın satırları arasında daha kolay sindirilebilecek kehanet, mistisizm ve halüsinojenik vizyonlar gibi unsurları pürüzsüz bir şekilde sinema diline aktarabilmek küçümsenmeyecek bir başarı. Sinema perdesine yansıyan görkemli anlar bakımından da Bölüm İki Bölüm Bir'i aşıyor. Greig Fraser'ın görüntüleri muhteşem, kendisinin bir sene sonra bu günlerde alacağı En İyi Görüntü Yönetmenliği Oscar'ı şimdiden hayırlı olsun. Filmin görsel efektler departmanı yine bir tebriği hak ediyor. Filmde belki de binlerce bilgisayarda üretilmiş efekt var, ama sanki hiç CGI yokmuş gibi hissediyoruz. Dune bizi bambaşka bir dünyaya götürürken, izlediğimiz hiçbir şey bize yapay ya da plastik gelmiyor. Sanki biz de oradayız ve her şey dokunup hissedebileceğimiz kadar organik ve gerçek. Arrakis'in çöl denizlerini karıştıran o büyük kum solucanları, son teknoloji bilgisayar destekli özel efektlerle mükemmel şekilde gözümüzün önüne geliyor. Fremenlerin dev solucanların üstünde yaptıkları çöl sörfü sahneleri filmin epik duygusunu yükseltiyor. Hans Zimmer'ın vurmalı çalgılarla dolu müziği filmin yarı rüya yarı gerçek havasını harika bir şekilde destekliyor. Denis Villeneuve, başta Star Wars olmak üzere bir çok filme ilham olan bir mitolojiyi baştan yaratıyor. 

Dijital platformlar sayesinde artık evimizden hiç çıkmadan yüzlerce film izlememiz mümkün. Ancak Dune gibi filmler neden sinema salonlarına gitmemiz gerektiği konusunda çok geçerli argümanlar sunuyor bizlere. Sinema salonlarının yaşaması için bu tür kitleleri coşturacak, nefesleri kesecek spektaküler sinema olaylarına ihtiyaç var. İşte Dune Part Two bunun mükemmel bir örneği. Hikaye yeterince güçlü olsa da, görsel ve işitsel özellikleri dikkate alındığında, şehrinizdeki en büyük perdeli ve en iyi ses sistemli salonda (mümkünse bir IMAX salonunda) izlenmeyi hak eden bir film. Göz kamaştırıcı bir sinema şöleni.  


Benim Notum: 8,5 / 10