24 Aralık 2018

132. Bumblebee

Onbir yıla yayılan beş filmden sonra ilk defa Michael Bay tarafından yönetilmemiş bir Transformers filmi ile karşı karşıyayız.  Kubo and the Two Strings ile büyük övgülere mazhar olmuş Travis Knight'ın yönettiği Bumblebee'nin şimdiye kadarki en iyi Transformers filmi olduğu söylenebilir; ama bu değerlendirmeye çok da fazla bir anlam yüklememek lazım. Çünkü Michael Bay'in filmleri o kadar kötüydü ki (belki ilk film hariç tutulabilir), onların üzerine çıkmak o kadar da matah bir şey değil. Transformers maceralarının prequel / öncülü diyebileceğimiz hikaye 1987'de geçiyor. Uzaydaki savaştan kaçıp, kendi türü için güvenli bir üs kurmak üzere komutanı tarafından dünyaya gönderilen bir dev robot, kendini Charlie isimli kızın garajındaki bir Vosvos olarak buluyor. Bundan sonrası tam bir E.T. hikayesi. Yaşı genç olanlar farkına varmayabilir ama Bumblebee'nin senaryosu ile E.T. arasında o kadar çok paralellikler var ki. Yine uzaydan gelmiş sevimli bir yabancı, yine baba özlemi çeken bir çocuk, yine evin altını üstüne getiren sakarlıklar ve yine devlet görevlilerinin bu uzaylının peşine düşmesi. Sanki filmin senaryo yazarı E.T. senaryosunun ana hatlarını bir şablon olarak önüne koymuş, sonra da araları doldurmuş gibi. Bumblebee'nin artık metal yorgunluğu taşıyan bir seriye duygusal ve naif bir soluk getirdiği kesin. Ancak yer yer sürükleyici ve heyecan verici olsa da, hikaye hiçbir noktasında yeterince derinleşemiyor. Esprileri de ben pek komik bulamadım. Sonuç olarak müzikleri ve göndermeleriyle 80’ler nostaljisi estiren, duygusal ve sevimli bir robot / insan dostluğu hikayesi. Ama o kadar.

Benim Notum: 6,5 / 10  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder