(Yıl içerisinde izleyip yazmaya fırsat bulamadığım bazı yerli yapımlarla ilgili yorumlarımı şimdi tamamlıyorum.)
Hani bazen sokakta birini görürsünüz de siması çok tanıdık gelir, ama nerden tanıdığınızı bir türlü çıkaramazsınız. İşte herhalde Süreyya Soner ile karşılaşsam aynen öyle hissederim. Kendimi bildim bileli Beşiktaş maçlarında, kulübede hep bıyıklı, kır saçlı bir adam vardır. Hocalar değişir, futbolcular gelir gider, ama o hep sabittir. İşte Gökçe Kaan Demirkıran’ın yönettiği “Güzel Adam Süreyya” belgeseli Beşiktaş'ın simgelerinden bu alçakgönüllü futbol emekçisinin hayatını anlatıyor. Hem de büyük kısmı kendi ağzından. Süreyya Beşiktaş'ın yıllardır malzemeciliğini yapıyor. 1981’de kapısından girdiği kulübün sayısız sevincine, coşkusuna, hüznüne, acısına tanıklık etmiş bir isim. Herkesle iletişim kurabilen, herkesin sevdiği bir güzel insan olarak efsaneleşmiş biri. Gücün, gösterişin hüküm sürdüğü bir dünyada saflığı iyiliği temsil eden böylesine mütevazı bir adamın belgeselini yapmak, üstelik de bunu o yaşarken yapmak bence başlı başına takdire değer. Demirkıran'ın belgeseli biraz fazla uzun tutulmuş, ve yer yer tekrarlara düşmüş olsa da ilgiyle ve zaman zaman duygulanarak izlediğim bir film oldu. Sadece Beşiktaşlıların değil, güzel insanların hikayelerini dinlemek isteyen herkesin ilgisini çekecektir.
Benim Notum: 7 / 10
Hani bazen sokakta birini görürsünüz de siması çok tanıdık gelir, ama nerden tanıdığınızı bir türlü çıkaramazsınız. İşte herhalde Süreyya Soner ile karşılaşsam aynen öyle hissederim. Kendimi bildim bileli Beşiktaş maçlarında, kulübede hep bıyıklı, kır saçlı bir adam vardır. Hocalar değişir, futbolcular gelir gider, ama o hep sabittir. İşte Gökçe Kaan Demirkıran’ın yönettiği “Güzel Adam Süreyya” belgeseli Beşiktaş'ın simgelerinden bu alçakgönüllü futbol emekçisinin hayatını anlatıyor. Hem de büyük kısmı kendi ağzından. Süreyya Beşiktaş'ın yıllardır malzemeciliğini yapıyor. 1981’de kapısından girdiği kulübün sayısız sevincine, coşkusuna, hüznüne, acısına tanıklık etmiş bir isim. Herkesle iletişim kurabilen, herkesin sevdiği bir güzel insan olarak efsaneleşmiş biri. Gücün, gösterişin hüküm sürdüğü bir dünyada saflığı iyiliği temsil eden böylesine mütevazı bir adamın belgeselini yapmak, üstelik de bunu o yaşarken yapmak bence başlı başına takdire değer. Demirkıran'ın belgeseli biraz fazla uzun tutulmuş, ve yer yer tekrarlara düşmüş olsa da ilgiyle ve zaman zaman duygulanarak izlediğim bir film oldu. Sadece Beşiktaşlıların değil, güzel insanların hikayelerini dinlemek isteyen herkesin ilgisini çekecektir.
Benim Notum: 7 / 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder