2010 yılında bizim haber bültenlerimize de yansıyan ve tarihinin en büyük çevre kirliliği faciası olarak kayıtlara geçen olayda, BP şirketinin Meksika körfezindeki bir petrol arama platformu yıkılmış ve denize milyonlarca galon petrol dökülmüştü. Ancak 87 günde söndürülebilen yangının ilk gününde ise 11 işçinin hayatını kaybettiği bir patlama meydana gelmişti. Deepwater Horizon bu trajik ilk günde yaşananlara ve sonrasındaki kurtarma operasyonuna odaklanıyor. Yönetmen Peter Berg'in Mark Wahlberg'le Lone Survivor'dan sonra ikinci kez birlikte çalıştığı filmde, felaketin adım adım nasıl geliyorum dediğini, sanki ekibin bir üyesi gibi birinci elden takip ediyoruz. Bir petrol arama platformunun nasıl çalıştığını anlatmaya ayrılan filmin ilk yarısındaki teknik ayrıntı yoğunluğu bazı seyircileri sıkabilir. Ancak patlamayla birlikte filmin ivmesi artıyor ve sonrasında o soluksuz tempo filmin sonuna kadar bir an bile düşmüyor. Bu bölümde, yönetmen Peter Berg çok başarılı bir görüntü, kurgu ve ses efekti çalışmasıyla seyirciye o dehşeti birebir aktarıyor. Adeta okyanusun ortasında yüzen çamur, petrol, ateş ve demirden oluşan bir cehennemin içine giriyoruz. Deepwater Horizon, henüz altı yıl önce dünya gündemine damgasını vuran bir olayın perde arkasındaki çarpıcı gerçeklere şahit olmak için seyredilebilecek, biraz ağır başlasa da sonra toparlayan iyi bir film.
FRAGMAN
FRAGMAN
Benim Notum: 7 / 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder