Bu İngilizlerin zombilere olan düşkünlüğü ne iştir? 2002'de Danny Boyle'un yönettiği 28 Days Later, sonra 2007'de onun devamı niteliğindeki 28 Weeks Later, arada Simon Pegg komedisi Shaun of the Dead hep bir virüsün etkisiyle zombiye dönüşen insanları anlatan İngiliz filmleriydi. Bu sene Londra'da düzenlenen Secret Cinema başlıklı özel bir etkinlikte ise, sınırlı sayıda davetiye ile gelebilen izleyiciler önceden ilan edilmeyen gizli bir lokasyona götürüldüler; burada önce bir hangarda 28 Days Later filmini izlediler, sonra da filmdeki sahneleri gerçek hayatta canlandıracak şekilde, gece vakti Londra'nın sokaklarında zombiler tarafından kovalandılar (zombi kılığına girmiş figüranlar tarafından elbette). İlginç ve adrenalini yüksek bir deneyim!..
The Girl with All the Gifts de ilk aşamada kaçınılmaz olarak 28 Days Later'ı hatırlatıyor. Film hapishane ve okul karışımı bir askeri tesiste, insanlar tarafından eğitime tabi tutulan bir grup zombi çocuğun görüntüleri ile açılıyor. Elbette bu tesisin laboratuar kısmında bu çocuklar üzerinde klinik araştırmalar da yapılmakta ve insanları zombiye dönüştüren virüse karşı bir aşı geliştirilmeye çalışılmaktadır. Zombi çocuklar arasında Melanie isimli bir kız, samimi, vicdanlı tavırları ve insanlarla iletişim kurmadaki yeteneği ile diğerlerinden ayrılmaktadır. Bir süre sonra tesis yetişkin zombilerin baskınına uğrayınca, bir öğretmen, bir doktor ve birkaç askerden oluşan grup Melanie'yi de yanlarına alarak kaçar ve güvenli olduğunu düşündükleri Londra'ya ulaşmaya çalışırlar. Yolculuk boyunca, Melanie bir yandan sevdiği insanları zombilerden koruyacak, ama bir yandan da içindeki zombinin açığa çıkmaması için kendisiyle mücadele edecektir. Daha çok Sherlock ve Dr.Who gibi televizyon dizilerinden tanıdığımız yönetmen Colm McCarthy bu ilk sinema filminde aslında zombi türüne farklı bir soluk getirmeye çabalıyor. İlk bölümlerde bunu başardığı da söylenebilir. Askeri tesisteki açılış sahnelerinde hayli ilginç olacakmış gibi başlayan film, daha sonra türün klişelerine teslim oluyor. İlerleyen dakikalarda sağlam bir dramatik yapı kurulamıyor ve akıcılık sağlanamıyor. Soruların havada asılı kaldığı bir finalle de film noktalanıyor. Zombi filmlerinin meraklılarına...
FRAGMAN
The Girl with All the Gifts de ilk aşamada kaçınılmaz olarak 28 Days Later'ı hatırlatıyor. Film hapishane ve okul karışımı bir askeri tesiste, insanlar tarafından eğitime tabi tutulan bir grup zombi çocuğun görüntüleri ile açılıyor. Elbette bu tesisin laboratuar kısmında bu çocuklar üzerinde klinik araştırmalar da yapılmakta ve insanları zombiye dönüştüren virüse karşı bir aşı geliştirilmeye çalışılmaktadır. Zombi çocuklar arasında Melanie isimli bir kız, samimi, vicdanlı tavırları ve insanlarla iletişim kurmadaki yeteneği ile diğerlerinden ayrılmaktadır. Bir süre sonra tesis yetişkin zombilerin baskınına uğrayınca, bir öğretmen, bir doktor ve birkaç askerden oluşan grup Melanie'yi de yanlarına alarak kaçar ve güvenli olduğunu düşündükleri Londra'ya ulaşmaya çalışırlar. Yolculuk boyunca, Melanie bir yandan sevdiği insanları zombilerden koruyacak, ama bir yandan da içindeki zombinin açığa çıkmaması için kendisiyle mücadele edecektir. Daha çok Sherlock ve Dr.Who gibi televizyon dizilerinden tanıdığımız yönetmen Colm McCarthy bu ilk sinema filminde aslında zombi türüne farklı bir soluk getirmeye çabalıyor. İlk bölümlerde bunu başardığı da söylenebilir. Askeri tesisteki açılış sahnelerinde hayli ilginç olacakmış gibi başlayan film, daha sonra türün klişelerine teslim oluyor. İlerleyen dakikalarda sağlam bir dramatik yapı kurulamıyor ve akıcılık sağlanamıyor. Soruların havada asılı kaldığı bir finalle de film noktalanıyor. Zombi filmlerinin meraklılarına...
FRAGMAN
Benim Notum: 6,5 / 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder