Müslüm Gürses'in bu topraklardan çıkan en iyi yorumculardan biri olduğunu, o henüz "Nişantaşı eliti" tarafından keşfedilmeden önce de söyleyenlerdenim. Başkalarından dinlemeye alıştığınız şarkıları bir de Müslüm Gürses yorumu ile dinlediğinizde onun o buğulu derin sesiyle aynı şarkıya nasıl bambaşka bir ruh kattığını görürsünüz. 2013'te henüz 59 yaşında vefat ettiğinde çok üzülmüştüm; kıymetini bilemediğimiz değerlerden biri olduğunu düşünürüm. İşte Hakan Kırkavaç (Ketche) ve Can Ulkay'ın yönettiği film, yeterince tanımayan milyonlara onu tanıtacak, bir anlamda bir vefa projesi olmuş. Milyonlar demişken, film daha ilk haftasında yaklaşık 1,5 milyon seyirci tarafından izlendi, toplam rakamın 5 milyona ulaşması bekleniyor. (Sonradan gelen edit: 5 milyonu geçti bile...)
Gerçek adıyla Müslüm Akbaş'ın geçmişinde zorluklar yaşadığını duymuştum ama bu kadar acı çektiğini bilmiyordum. Bu hayat hikayesini senaryo diye bir film yapımcısına verseniz "ya yok, dramı biraz fazla kaçırmışsınız, bir insanın başına bu kadar felaket gelemez" der. Ama izlediklerimiz gerçek. Müslüm Gürses'in gittiği "uzun ince yol" meğer çok keskin dikenlerle doluymuş. Filmde, acılarla yoğrulmuş bu hayat izleyiciye etkileyici bir şekilde aktarılıyor. Hayatın sillesini defalarca yese bile sakin kalabilmiş, acısını gizli yaşamış bir adamın hikayesi ciğerimizi delip geçiyor. Yalnız bazı sahnelerde ajitasyonun ayarının biraz kaçtığını düşünüyorum. Örneğin aile içi şiddet sahneleri bu kadar kör gözüm parmağına şeklinde değil de, daha üstü kapalı, daha ima ederek aktarılabilirdi. Hikaye akışında da bazı yerlerde kopukluklar var. Örneğin şarkıcılığının ilk yıllarında Müslüm kardeşi Ahmet'le birlikte yaşamaktayken, filmin ortalarında bir yerde Ahmet bir anda ortadan kayboluyor ve yaklaşık bir saat boyunca hiç görünmüyor. En sonda yapılan bir flashback'le üzücü gerçeği öğreniyoruz öğrenmesine ama bu arada "Ahmet'e ne oldu" sorusu sürekli aklımızı kurcalayıp duruyor. Burada kurgu daha iyi yapılabilirdi.
Belli ki Timuçin Esen bu rol için çok iyi hazırlanmış ve çok emek vermiş. Müslüm Baba rolünü bir elbise gibi üstüne geçirmiş; birçok sahnede aktör Timuçin gözümüzden kayboluyor, sanki gerçekten Müslüm Gürses'in gençliğini izliyoruz. Ben Muhterem Nur'u oynayan Zerrin Tekindor'un performansını da çok beğendim. Onun senaryoya dahil olması ile birlikte film sanki bir seviye üste çıkıyor. Filmde gözlerimi daha çok yaşartan anların, yukarıda bahsettiğim ajitatif bölümlerden ziyade, Tekindor'lu sahneler olduğunu da söylemeliyim. Müslüm'ün ergenlik dönemini oynayan ve hiçbir oyunculuk tecrübesi olmayan Şahin Kendirci ise belki de filmin asıl sürprizi.
Melodram dozu bazen biraz aşırıya kaçsa da, büyük bir özen ve maharetle çekildiği belli olan, çok iyi oyunculuklarla duygusunu seyirciye geçirmeyi başaran, efsanenin anısına yakışır bir yapım Müslüm.
Benim Notum: 7,5 / 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder