İki gün üst üste Uzak Doğu kökenli Amerikalıları odak noktasına alan romantik komediler denk geldi. Netflix filmi "To All The Boys"dan sonra, bu kez hem bütçe hem de hasılat bakımından çok daha büyük ölçekli bir yapım ile karşı karşıyayız. Crazy Rich Asians şimdiye kadar 240 milyon dolarlık bir gişe hasılatı yaptı ve Amerika'da bu senenin en çok izlenen filmlerinden biri oldu.
Kevin Kwan'ın aynı adlı bestseller romanından sinemaya uyarlanan film, Çin asıllı New York'lu ekonomi profesörü Rachel Chu'nun, sevgilisi Nick'in ailesi ile tanışmak üzere Singapur'a gidişini ve orada geçirdiği yaklaşık bir haftayı anlatıyor. Singapur'a vardıklarında Rachel, Nick'in şehrin neredeyse yarısının tapusunu elinde bulunduran, inanılmaz zengin ("crazy rich") bir aileye mensup olduğunu öğreniyor ve önyargılı, katı bir anneye kendini kabul ettirmeye çalışıyor. Crazy Rich Asians, kalıplaşmış romantik komedi formüllerini kullansa da, çok yetenekli oyuncular ve senaryodaki birkaç küçük çalım sayesinde baştan sona keyifle izlenen bir filme dönüşüyor. İki saat boyunca önümüzden akıp geçen göz alıcı mekanlar, kostümler ve o leziz yemekler filmin cazibesini arttırıyor. İşin ilginç tarafı, bu spektaküler zenginlik ve şatafat görüntüleri önceleri seyirciyi tavlayan bir unsur olarak kullanıma sokulurken, film ikinci yarısında içi boş, duygusuz bir zenginliğin nasıl bunaltıcı ve rahatsız edici olabileceğini hissettiren tuhaf bir melankoli yaratmayı da başarıyor. Başroldeki Constance Wu ve Uzak Doğu sinemasında artık bir efsane olan Michelle Yeoh çok iyiler. İlk bakışta sinir bozucu olacakmış gibi görünen bir tipe sahip rap şarkıcısı Awkwafina ise senaryoya büyük katkı sağlıyor ve filmin en komik anlarına imza atıyor. Tam bir Cumartesi akşamı evde eşinizle ya da sevdiceğinizle birlikte izlenebilecek tarzda, kalbinizi ısıtacak sevimli bir romantik komedi ("evde" diyorum, çünkü sinemalarda vizyona girmeyecek).
Benim Notum: 7,5 / 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder