17 Ekim 2018

89. Bad Times at the El Royale

Yağmurlu bir gecede, şehirden uzakta başka müşterisi olmayan bir otele dört yabancı giriş yapıyor. Önce farklı farklı fasıllar halinde her birinin geçmişini öğreniyoruz. Sonrasında kaçınılmaz olarak bu dört hikaye otelde birbiriyle kesişiyor. Böyle tek mekanda geçen hikayeler ve zaman içerisinde ileri-geri atlayarak ilerleyen kurgular dediğimizde şüphesiz aklımıza hemen Quentin Tarantino ve özellikle de onun son filmi Hateful Eight geliyor. Filmin yönetmeni -daha önce Cabin the Woods ile dikkatleri çeken- Drew Goddard yetenekli bir genç sinemacı olsa da, bir Tarantino değil ne yazık ki. Evet Tarantino flashback'ler kullanıyor, ama bunun zamanlamasını çok ustaca yapıyor ve aralara da çok nefis diyaloglar serpiştiriyor. El Royale'de olayları farklı karakterlerin bakış açısıyla anlatma fikri önce ilginç geliyor. Ancak Goddard bu flashback meselesini biraz abartıyor ve zaman zaman hiç gereksizken yapılan geriye dönüşler filmin temposuna zarar verir bir hal alıyor. Örneğin tam finalde nefesimizi tutmuş ne olacak diye beklerken, perdedeki karakterlerden birinin askerlik günlerine dönmek bütün heyecanı kaçırıyor. Ve film boyunca "bu ilginç hikayeyi Quentin Tarantino  çekseydi kimbilir ne lezzetli bir şey olurdu" düşüncesi aklımızı terketmiyor.

Benim Notum: 6 / 10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder