2 Ekim 2018

81. BlacKkKlansman



Spike Lee'nin yönettiği BlacKkKlansman 1970'lerde geçen inanılması güç gerçek bir olayı anlatıyor. Colorado Springs şehrinin ilk siyahi polis memuru Ron Stallworth ırkçı Ku Klux Klan örgütünün içine sızmayı başarıyor ve üstelik de organizasyon içerisinde epey yükseliyor. Elbette işin içinde küçük bir bit yeniği var: Örgütle ilk teması bir telefon görüşmesi vesilesiyle kuran Ron, daha sonra örgütün ileri gelenleri ile sohbetlerini de hep telefon hattı üzerinden yürütüyor, yani yüzünü hiç göstermiyor. Toplantılara gidilmesi gerektiğinde ise beyaz polis arkadaşı Flip onun yerine geçiyor.

Irkçılığa karşı oldukça militan tavrıyla bilinen Spike Lee bu filmde farklı tonlar arasında mükemmel bir denge tutturmayı başarıyor. Film içerdiği mizah duygusuyla birçok sahnede güldürmeyi başarırken, ırkçılık, bağnazlık ve adaletsizlik üzerine gayet vurucu mesajlar vermekten ve izleyicisini sarsmaktan da kaçınmıyor. Anlatılan olaylar 40 yıl önce gerçekleşmiş olsa da, film boyunca yapılan göndermeler (özellikle de kimi üstü kapalı, kimi gayet açık Trump referansları) günümüz Amerikasında da pek bir şeyin değişmediğini ortaya koyuyor. Sondaki Charlottesville görüntüleri ise sinema salonunu duygularımız kabarmış bir şekilde terketmemize sebep oluyor.

Başrollerde John David Washington (evet Denzel'in oğlu) babasından doğru genleri aldığını gösterirken, sevgili Kylo Ren'imiz Adam Driver Star Wars'dan arta kalan zamanlarında zor rolleri üstlenmeye devam ediyor. Filmin Terence Blanchard tarafından bestelenen müziği de harika. Spike Lee'nin yıllar sonra formuna geri dönüşünü müjdeleyen BlacKkKlansman bu seneki Oscar'larda epey adından söz ettirecek bir yapım. Kaçırmayın.

Benim Notum: 8 / 10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder