Bu senenin en iyi animasyon dalında Oscar adaylarından Loving Vincent, bir yandan Van Gogh'un gizemli ölümü ile ilgili polisiye bir öykü anlatırken, bir yandan da bu talihsiz ressamın acılarla dolu hayatından kesitler sunuyor. Loving Vincent Türkiye sinemalarında aslında bir "sanat filmi" için eşine az rastlanır bir başarıya imza attı. 29 Aralık'ta gösterime giren film, tam dokuz hafta gösterimde kaldı; şu satırların yazıldığı 24 Şubat tarihi itibarıyla üç büyük şehirde hala izlenebiliyor. Bunun herhalde en büyük nedeni filmin çekim tekniğinin seyirciye ilginç gelmesi. Filmde yer alan 65,000 karenin her biri, 125 ressamdan oluşan bir ekip tarafından 6 yıl süren bir emeğin sonucunda, Van Gogh'un kendi tekniği kullanılarak, yani tuvalin üzerine yağlı boya resimlerle oluşturulmuş. Öyle ki, eğer dikkatle bakılırsa bir karede boyaya yapışıp kalmış bir sinek farkedilebiliyormuş (ben farketmedim). Bu farklı teknik, capcanlı resimler eşliğinde ilk 15 dakika ilginç gelse de, sonrasında bu "gimmick"in büyüsü yavaş yavaş azalmaya başlıyor. Çünkü perdede anlatılan zorlama polisiye hikaye yeterince merak uyandırıcı değil. Van Gogh'un tabloları hareketlense nasıl olurdu sorusunun cevabı çok ilginç olsa da, onu öldüren kurşun kime aitti sorusunun cevabı pek o kadar değil.
Benim Notum: 6,5 / 10
Benim Notum: 6,5 / 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder