Joe Wright'ın (Atonement, Hanna) yönettiği Darkest Hour, 1940 Mayıs'ında Winston Churchill'in başbakanlığa atandığı ilk bir ayı anlatıyor. II.Dünya Savaşı'nın başlangıç günlerine denk gelen bu süreçte Churchill, Avrupa'yı istila eden Adolf Hitler'le pazarlık yaparak uzlaşmak veya gözünü karartıp savaşa girmek arasında bir karar vermek durumunda kalıyor. Gary Oldman'ın tanınmayacak derecede ağır bir makyaj altında (önceden bilmeseniz "filmde Gary Oldman oynuyor" demezsiniz) Churchill'i canlandırdığı bu performans, çok fazla "Oscar oltası" kokuyor. Gerçi Akademi üyeleri büyük olasılıkla oltaya gelecek ve Oldman bir sürpriz olmazsa bu sene en iyi erkek oyuncu ödülünü alacak; ama ben bu derece katır kutur teatral oyunlardan çok fazla hoşlanmıyorum. Churchill'in bir metro vagonunda "halkın arasına karıştığı" sahnedeki plastik hamaset duygusu da filmden aldığım keyfi bir miktar zedeledi. Benim için filmi ilgi çekici kılan, tarihin akışını değiştirecek kadar kritik bir öneme sahip bir döneme pencere açması ve Londra'nın parlamento salonlarında, savaş odalarında geçen konuşmalara şahitlik etmemizi sağlamasıydı. Film aynı zamanda geçen senenin en başarılı yapımlarından Dunkirk'te anlatılan büyük tahliye operasyonunun perde arkasını göstermesi bakımından da ilginç. Evde yapılacak II. Dünya Savaşı temalı bir sinema gecesinde, önce Dunkirk sonra da Darkest Hour'ı izlemek iyi bir fikir olabilir.
Benim Notum: 6 / 10
Benim Notum: 6 / 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder