Pedro Almodovar'ın son filmi Julieta, İspanyol yönetmenin sinema kariyerine bir toplu bakış gibi. Almodovar'a ait tüm unsurlar yeniden perdeye yansımış: kadınları merkeze alan bir hikaye, müzik eşliğinde okunan mektuplar, hastane, ölümler, ergenlik travmaları, abartılı duvar kağıtları ve tabii kırmızı renk!.. Alice Munro'nun üç kısa hikayesinden sinemaya uyarlanan Julieta, kızıyla problem yaşayan ve onu uzun süredir görmeyen bir kadının hayatındaki farklı dönemlerde geziniyor. Almodovar tek bir başrol oyuncusu kullanıp farklı dönemler için makyajla oyuncuyu yaşlandırmak yerine, Julieta’nın gençliğini ve yaşlılığını iki farklı oyuncunun Adriana Ugarte (genç Julieta) ve Emma Suarez’in (yaşlı Julieta) oynamasına karar vermiş. Bu da çok isabetli bir seçim olmuş çünkü makyaj ne kadar gerçekçi olursa olsun, yaşla gelen bir şey var ki, onu yansıtabilmek mümkün değil. Tecrübenin, yaşamışlığın getirdiklerini makyajla elde edemiyorsunuz. Bu iki oyuncu arasındaki geçiş ise harika bir havlu sahnesi ile yapılmış. Konu kağıt üzerinde "anneler ve kızları" gibi görünüyor, ama filmin aslında temel temasının sevdiğini kaybetme ve bu kayıp karşısında yaşanan duygular olduğunu söyleyebiliriz (şu muhteşem cümleyi not ettim: "yokluğun hayatımı tamamen dolduruyor ve onu yok ediyor."). Julieta, bir Volver gibi sonunda bizi kamyon çarpmışa çevirmese de, Almodovar'ın geri dönüşünü müjdeleyen incelikli bir dram.
Sonda yazılar akarken çalan Si No Te Vas (=Eğer Gitmezsen) için tıklayınız.
Benim Notum: 7,5 / 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder