8 Şubat 2016

15. Carol


Sinemaya gitmeden önce bir kahve içmek üzere oturduğumuz cafe'de radyonun sesi geliyordu arka plandan. Spiker haftanın vizyona yeni giren filmlerini sayarken, bu film için sadece beş kelime söyledi: "eşcinsel bir ilişkiyi anlatan Carol"... Carol'ı tanımlarken sadece "eşcinsel ilişkiyi anlatan film" ifadesine indirgemenin, onu dar bir kalıbın içine sıkıştırmak ve etiketlemek olduğunu düşündüm sinemadan çıkarken. Çünkü Todd Haynes'in filminde çok daha fazlası var. Bir kere prodüksiyon kalitesi ve estetik düzeyi çok yüksek bir yapımla karşı karşıyayız. The Talented Mr. Ripley'nin de yaratıcısı Amerikan polisiye yazarı Patricia Highsmith’in The Taste of Salt adlı romanından uyarlanan film, muhafazakarlık rüzgarlarının estiği Eisenhower Amerikasında birbirinden çok farklı sosyal statülerden ve farklı yaşlardan gelen iki kadının ilişkisine odaklanıyor. İncelikli bir senaryo ve ikisi de Oscar'a aday Cate Blanchett ve Rooney Mara'nın üst düzey performansları sayesinde bu iki kadının birbirlerinden neden etkilendiklerini anlayabiliyoruz. Filmin hiçbir anında bu "yasak ilişki" sakil durmuyor. Tıpkı birkaç gün önce bu blogda yazdığım Brooklyn'de olduğu gibi, Carol'da da kostümler, dekorlar ve mekan tasarımları ile 1950'lerin New York'u büyük bir başarı ile canlandırılmış. Brooklyn'de daha parlak renkler tercih edilirken, Carol 16mm kamera ile çekilen kumlu görüntüleri ve mat renk paleti ile sanki Brooklyn'in hüzünlü versiyonu gibi. Yönetmen Todd Haynes her planın kompozisyonu için ayrı bir titizlikle çalışmış. Öyle ki, filmi bu defa sadece dekor, kostüm, makyaj gibi çevresel faktörlere konsantre olarak bir kez daha izlemek iyi bir fikir olabilir. Filmi bir tül gibi örten Carter Burwell imzalı müzik de melankolik havayı arttıran bir etki yaratmış (dinlemek için tıklayınız). Carol güzel ve "zarif" bir aşk hikayesi.


Carol (2015) on IMDb


Benim Notum: 8,5 / 10








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder