Nicole Kidman, Dev Patel ve Rooney Mara'nın oynadıkları Lion, Hindistan'da bir tren istasyonunda kaybolan ve yanlışlıkla bindiği trenle kendini evinden tam 1600 kilometre uzaktaki Kalküta'da bulan beş yaşındaki Saroo'nun gerçek öyküsünü anlatıyor. O eyalette konuşulan dili bilmeyen ve yaşadığı köyün ismini de hatırlayamayan Saroo önce bir çocuk yetiştirme yurduna veriliyor, sonra da Avustralyalı bir aile tarafından evlatlık olarak alınıyor. Bu noktada hikaye zaman çizgisinde tam 20 yıllık bir zıplama yapıyor ve Avustralya'da 25 yaşında artık genç bir yetişkin olan Saroo ile yani Dev Patel ile tanışıyoruz. Bir üniversite öğrencisi olan Saroo, çocukluk hatıralarını yeniden canlandıran bazı olaylar sonucunda, Hindistan'daki köklerini araştırmaya ve gerçek annesini bulmaya karar veriyor. Ve neredeyse filmin diğer bir başrol oyuncusu diyebileceğimiz Google Maps devreye giriyor.
İlk uzun metraj filmini çeken Avustrayalı yönetmen Garth Davies'in filmi iki ana segmentten oluşuyor: İlk bir saati kaplayan bölüm 5 yaşındaki Saroo'nun kayboluşunu, Kalküta'da yaşadığı sıkıntıları ve başına gelen türlü aksilikleri onun gözünden anlatıyor. Charles Dickens (ya da bizden örnek verirsek Kemalettin Tuğcu) romanlarını anımsatan ve yürek burkan bir hikayeye sahip bu bölüm, özellikle Hintli küçük oyuncu Sunny Pawar'ın inanılmaz yeteneği sayesinde etkileyici olmayı başarıyor. Sinemada verilen 10 dakika aradan sonra ise Avustralya segmenti başlıyor ve burada film biraz vites düşürüyor. Gerçek hayatta yaşanan bazı detaylar filmin dramatik yapısına tam olarak adapte edilemiyor. Örneğin Rooney Mara'nın canlandırdığı kız arkadaşın öyküye nasıl bir katkısı var anlaşılamıyor. Ayrıca, 25 yaşındaki Saroo'nun Google ekranı karşısında varoluşsal bunalımlar geçirmek yerine, neden bir noktadan sonra gerçekten Hindistan'a gidip yerinde araştırma yapmadığı sorusu da havada asılı kalıyor. Dediğim gibi gerçek hayat hikayesinde belki bunların yanıtı vardır, ama filmde bu konular yeterince derinleştirilmiyor.
Lion aslında biraz da sürpriz bir şekilde en iyi film dahil tam 6 dalda birden Oscar'a aday oldu. Bu başarıyı filmin yapımcıları Weinstein kardeşlerin Hollywood’daki etkilerine bağlayabiliriz. Ama 26 Şubat akşamı bu adaylıklardan en fazla bir tanesini ödüle dönüştürebilir.
Lion, çok etkileyici bir ilk yarı ile başlayan, ikinci yarıda temposu biraz düşse de, en sonda vurucu bir finalle yine de toparlayan, duygusal bir gerçek hayat hikayesi.
Bu yorumun YouTube videosu
Benim Notum: 7,5 / 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder