1 Aralık 2015

The Martian

Bizi Alien (1979) ile, Gladiator ile tanıştırmış bir adamın filmlerine hala sinemalarda gidebiliyoruz, yıl olmuş 2015. Bir kere en başta bu altı çizilmesi gereken özel bir durum, değil mi? Artık 78 yaşına gelmiş olan emektar Ridley Scott, arada Exodus gibi ıskalamaları olsa da, hala ustalığını konuşturabiliyor. 80 yaşını kutlarken de Alien'ın yeni devam filmi Alien: Covenant ile karşımızda olacak, şu an onun çekimleri ile uğraşıyor.

The Martian, bir NASA görevi sırasında öldü sanılarak Mars'ta bırakılan astronot Mark Watney'nin, hiçbir bitkinin yetişmediği, çöllerle kaplı bir gezegende, tek başına hayatta kalma çabalarını anlatıyor. Böyle bir hikayenin çok depresif olması beklenir, ama The Martian öncelikle içerdiği mizah duygusu ve iyimser bakış açısı ile dikkati çekiyor (SONRADAN EDIT: Film "En İyi Komedi" dalında Altın Küre'ye aday oldu!!) Bu havanın yaratılmasında Matt Damon'ın başarılı oyununun katkısı büyük. Ayrıca Jessica Chastain'den Kate Mara'ya, Jeff Daniels'den Sean Bean'e tüm kadro da göz dolduruyor. Yıllar önce Tom Hanks'in oynadığı bir Castaway filmi vardı. Andy Weir’in romanından uyarlanan The Martian'ı da bir çeşit “Mars'taki Castaway” olarak değerlendirmek mümkün. NASA mühendislerinin Mark Watney ile iletişim halinde simülasyon modellerle yaptığı çalışmaları ise Apollo 13'ü hatırlatıyor. Çin'in kurtarıcı olarak senaryoya dahil edilmesi, filmin Asya pazarındaki gişesi için düşünülmüş zorlama bir numara olarak sırıtıyor. En sonda tüm dünya insanlarının -Londra'da Trafalgar meydanında filan- toplanıp dev ekranlardan nefeslerini tutarak Watney'nin akıbetini izlemeleri gibi Independence Day tarzı klişeler ise, aslında çok iyi çekilmiş bir filmin bir üst kademeye yükselmesini engelliyor. Sonuç olarak; müzikleri, görüntüleri, parlak oyuncuları, akıcı diyalogları ve baştan sona pozitif bir tavırla ele alınmış hikayesiyle The Martian akıp gidiyor.

FRAGMAN

  The Martian (2015) on IMDb

Benim Notum: 7,5 / 10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder