Netflix'in film şirketleri ile yaptığı anlaşmalar, farklı ülkelerde farklı uygulamalara yol açabiliyor. Örneğin, geçen ay bu blogda yazdığım Mudbound Türkiye'de sinemalarda gösterime girerken Amerika'da sadece Netflix'te yayınlandı. Natalie Portman'ın başrolünde oynadığı Annihilation ise tam tersi bir yol izleyerek Amerika'da Şubat ayında sinemalarda gösterime girmesine rağmen, Türkiye'de direkt Netflix'e geldi. Netflix üyesiyseniz hemen şu an Annihilation'ı televizyonunuzda ya da bilgisayarınızda izleyebilirsiniz. Sinema salonunda film izleme ritüelini sabote ettiğine inandığım Netflix'in bu tür uygulamalarından hiç hoşnut olmasam da, değişen zamanlara adapte olmaktan başka çaremiz yok.
Gelelim filmimize: Dünyaya uzaydan düşen ve "Shimmer" denilen bir tür ışık kubbesi, etkisi altına aldığı bölgedeki bitkileri ve hayvanları değişime uğratmaya başlıyor. Natalie Portman'ın canlandırdığı Lena adındaki bir biyolog da bir grup bilim kadını ile birlikte gökkuşağına benzer bir duvar ile çevrili bu bölgenin içine gönderiliyor. İlk filmi 2014 yapımı Ex Machina ile dikkatleri üstüne çeken İngiliz yönetmen Alex Garland, yine beyinlerimize fazla mesai yaptırmayı hedefleyen bir bilim-kurgu çekmiş. Entellektüel düzeyi yüksek bir senaryoya sahip Annihilation ortaya bir takım fikirler atıyor ve seyircisinin bunlar üzerine düşünmesini istiyor. Filmi eşim ve oğlumla birlikte izledik ve filmin sonunda üçümüzün de anlatılan hikayede neler olduğu ile ilgili farklı farklı yorumları vardı. Bu da güzel bir şey aslında. Ama finalde bazı soruların ucunun açık bırakılması her seyircinin hoşuna gitmeyebilir. Bir de, kadın kahramanımızın makineli tüfeğiyle yaratıkları hakladığı, Alien benzeri bir aksiyon bekleyerek filmi izlemeye başlayanlar hayal kırıklığı yaşayabilir. Bu o tarz bir bilim-kurgu değil. Felsefi yönü ağır basan hikayeleri izlemek isteyenler Annihilation'ı beğenecektir. Ama filmin seyircisi ile arasına bir mesafe koyduğunu ve biraz erişim zorluğu taşıdığını da kabul etmek lazım.
Benim Notum: 7 / 10
Gelelim filmimize: Dünyaya uzaydan düşen ve "Shimmer" denilen bir tür ışık kubbesi, etkisi altına aldığı bölgedeki bitkileri ve hayvanları değişime uğratmaya başlıyor. Natalie Portman'ın canlandırdığı Lena adındaki bir biyolog da bir grup bilim kadını ile birlikte gökkuşağına benzer bir duvar ile çevrili bu bölgenin içine gönderiliyor. İlk filmi 2014 yapımı Ex Machina ile dikkatleri üstüne çeken İngiliz yönetmen Alex Garland, yine beyinlerimize fazla mesai yaptırmayı hedefleyen bir bilim-kurgu çekmiş. Entellektüel düzeyi yüksek bir senaryoya sahip Annihilation ortaya bir takım fikirler atıyor ve seyircisinin bunlar üzerine düşünmesini istiyor. Filmi eşim ve oğlumla birlikte izledik ve filmin sonunda üçümüzün de anlatılan hikayede neler olduğu ile ilgili farklı farklı yorumları vardı. Bu da güzel bir şey aslında. Ama finalde bazı soruların ucunun açık bırakılması her seyircinin hoşuna gitmeyebilir. Bir de, kadın kahramanımızın makineli tüfeğiyle yaratıkları hakladığı, Alien benzeri bir aksiyon bekleyerek filmi izlemeye başlayanlar hayal kırıklığı yaşayabilir. Bu o tarz bir bilim-kurgu değil. Felsefi yönü ağır basan hikayeleri izlemek isteyenler Annihilation'ı beğenecektir. Ama filmin seyircisi ile arasına bir mesafe koyduğunu ve biraz erişim zorluğu taşıdığını da kabul etmek lazım.
Benim Notum: 7 / 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder