2 Aralık 2017

Justice League

Daha prodüksiyon aşamasında Justice League senenin hakkında en çok konuşulan yapımlarından biri oldu. Filmin yönetmeni Zack Snyder Allah kimseye göstermesin denilecek bir aile trajedisi sonrasında filmi yarı yolda bırakmak zorunda kalınca, onun yerine Avengers filmlerinin yönetmeni Joss Whedon direksiyona geçti. Böylece aslında DC Comics en önemli rakibi Marvel'dan büyük bir transfer gerçekleştirmiş oldu. Özellikle Batman v Superman'de katlanmak zorunda kaldığımız aşırı karamsar tablo çok eleştirilince, belli ki DC'dekiler bu işlerin piri Whedon eliyle tonu biraz yumuşatmak istemişler. Aslında süper kahraman filmi karanlık olmaz diye bir kural da yok elbette, Christopher Nolan The Dark Knight üçlemesinde bunu ziyadesiyle başarmıştı, ama Zack Snyder bu işleri beceremiyor. Justice League'de Joss Whedon etkisi hemen hissediliyor. Özellikle ekipteki Flash karakterinin yer aldığı sahnelerde mizahı öne çıkarma çabası çok belli oluyor. Ancak bir süre sonra, diğerleri dünyayı kurtarırken sanki Flash'ın yegane kadroda bulunma nedeni gözlerini fıldır fıldır döndürüp komiklik yapmakmış gibi bir hal alıyor.

Marvel kendi sinematik evreninin yörüngesini çizerken, her şeyi baştan çok iyi planlamıştı. Bir all-star maçına çıkmadan önce, neredeyse her ana karakterin (Iron Man, Hulk, Captain America, Thor) kendi başlangıç hikayesini izledik. Bu kahramanlar Avengers'da bir araya geldiklerinde, artık onları çok iyi tanıyorduk. Sonuçta formül işe yaradı ve Avengers hedefi 12'den vurdu (benim de 10 üzerinden 8 verdiğim filmlerdendir). DC ise "aman treni kaçırmayalım" telaşı içinde Justice League'i apar topar devreye almış gibi görünüyor. Filmde daha önceden hiç tanıştırılmadığımız üç ana karakter var (Aquaman, Cyborg ve Flash). Doğal olarak 120 dakikalık süre içerisinde hem bu yeni figürlerin orijin hikayelerini anlatmak hem de ana öyküye odaklanmak çok mümkün olmuyor. Karakterleri yeterince tanıyamadığımız için, onların başına ne geleceğine dair merak seviyemiz de güdük kalıyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, çok zayıf tanımlanmış bir kötü adam, zaten enerjisi düşük seyreden hikayeye tuz biber ekiyor. Çizgi roman villain klişeleri listesindeki bütün kutucukları tek tek tikleyen Steppenwolf "önümüze geleni ezelim, dünyayı yok edelim" dürtüsü dışında hiçbir kişilik özelliği yokmuş gibi dolanıp duruyor.

Geriye Danny Elfman'ın ta ilk Batman'den (1989) motifler taşıyan güzel müziği, ve Diane Lane, Amy Adams ve J.K.Simmons gibi yetenekli oyuncuların kısacık da olsa iyi performansları kalıyor. Justice League DC sinematik evreni adına en azından ileriye doğru atılmış bir adım ve kesinlikle Batman v Superman'den daha iyi. Ama bu çok da fazla bir şey ifade etmiyor. Önümüzdeki birkaç yılda bu kahramanların solo maceralarını izleyeceğiz. Belki şimdi DC en başta yapması gerekeni yapıp karakterleri biraz geliştirir, ve henüz tarihi belli olmayan Justice League 2 sinemalarımıza geldiğinde daha güçlü bir arka plana ve daha inandırıcı bir amaç duygusuna sahip oluruz. Bu evrende potansiyel var çünkü.

FRAGMAN

Justice League (2017) on IMDb

Benim Notum: 5,5 / 10






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder