Bu yaz epey bir uçan kaçan adam izleyeceğiz. 2011 yaz döneminin ilk süper-kahraman filmi sinemalarımızda, hem de kendi ülkesinden bir hafta önce...(bu gösterime girme tarihleri ile ilgili aşağıda 49 numaralı Rio başlığına bir göz atınız). İskandinav mitolojisinden esinlenen bu Marvel çizgi romanında, uzayda Asgard denilen bir krallıkta yaşarken sihirli çekici ile birlikte dünyaya sürgüne gönderilen yarı-tanrı Thor'un maceralarını izlyoruz. Filmin Asgard'da geçen ve hikayenin temellerini anlatan ilk yarım saatlik "kim kimdir" bölümü aslında vasat. Thor'un dünyaya geldikten sonraki "sudan çıkmış balık" halleri ise filmin en eğlenceli bölümünü oluşturuyor. Filmi izlemeden yönetmen satırının karşısında Kenneth Branagh ismini görenler şaşıracaklardır. Gerçekten de hem oyuncu hem yönetmen olarak ağır ve ağdalı Shakespeare filmleri ile ün yapmış bu İngiliz aktörün ismini, üç boyutlu bir çizgi-roman uyarlamasında görmek önce bir "ne alaka!" dedirtiyor. Ancak Thor'u izleyince görüyoruz ki, hikayede Othello, Kral Lear ve V.Henry'den ödünç alınmış birçok tema var (güçlü bir baba figürü, babasını hem seven ama hem de yok etmek isteyen bir üvey evlat, vs..) ve Kenneth Branagh'ın bu projeye sempati duyması sürpriz değil. Branagh'ın varlığı yapıma belli bir kalite kazandırmış. Ama aceleye gelmiş bölümler de var: Thor ile Natalie Portman karakteri arasındaki romantizm iyi işlenmemiş, çatıda geçen bir muhabbetin sonrasında hemencecik birbirlerine aşık oluvermeleri inandırıcı durmuyor. Thor'un karşısına çıkan o devasa robotla çarpışma sahneleri de yeterince ilginç değil. Sonuç olarak, çok fazla bir şey beklenmeden izlenebilecek, iyi çekilmiş bir yaz eğlencesi. (7) SİNEMADA İZLENDİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder