Türkiye'nin ilk özel radyolarından Kent FM'de 90'lı yılların ikinci yarısında yaptıkları "Kaybedenler Kulübü" programı ile hatırı sayılır bir dinleyici kitlesine ulaşan Kaan ve Mete'nin gerçek hikayeleri. Sorumluluk almayı ve bir yetişkin gibi davranmayı reddeden bu iki adam, radyo programlarındaki havayı tüm hayatlarına da yansıtıyorlar. Film bir kere, radyoların ve radyocuların dünyasına eğilen ilk Türk filmi olması nedeniyle ilgiyi hak ediyor. Dinleyicilerle karşılıklı konuştukları bölümler akla hemen Oliver Stone'un "Talk Radio"sunu getiriyor. Tolga Örnek'in ekranı üçe dörde bölmek, ne dediği anlaşılmayan bir karakterin söylediklerini altyazı olarak bindirmek gibi biçimsel denemeleri de filme belli bir tempo kazandırıyor. Nejat İşler, kendisi ile özdeşleştirdiği çok belli olan bu rolde hayatının oyununu oynuyor. İki kafadar programlarında rock klasiklerinin yanısıra kafalarına göre bazı Türkçe "damar" şarkılara da yer veriyorlar. Ferdi Özbeğen, Asu Maralman ve MFÖ'yü yıllar sonra yeniden dinlemek, "hakkaten ne güzel şarkılarmış" dedirtiyor. Bu nostaljik lezzetleri yeniden yaşamak isteyenler şuraya , buraya ve hatta oraya tıklayabilirler. Ambalajdaki tüm bu artılara rağmen, anlatılan öykünün beni çok etkilediğini söyleyemeyeceğim. Bir kere filmde genel bir "akşamdan kalma" durumu hakim. Filmi izlerken, herkesin alkollü olduğu bir ortamda tek ayık kişi siz olursanız bir garip hissedersiniz ya, onun gibi hissettim... Hiç şüphesiz Kaan ve Mete'nin eski sadık dinleyicileri ve onların felsefesini paylaşanlar tarafından bu film baş tacı edilecek, giderek bir kült filme dönüşecek. Eğer programı ve bu iki marjinal karakteri severseniz/sevdiyseniz filmi de seversiniz. İstanbul'da yaşamadığım için (ve Kent FM zamanında sadece İstanbul'a yayın yaptığı için) "Kaybedenler Kulübü"nü radyoda hiç dinlemedim. Ama dinleme şansım olsaydı da geceleri oturup bu adamları dinler miydim? Şüpheli... (6,5) SİNEMADA İZLENDİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder