The Fall Guy'da Ryan Gosling, Colt Seavers adlı bir dublörü canlandırıyor. Colt, sette geçirdiği bir kaza sonrasında dublörlük kariyerine ara vermek zorunda kalıyor. Aylar sonra, eski sevgilisi Jody'nin yönettiği büyük bütçeli bir filmde görev almak üzere mesleğe geri dönüyor. Ancak o filmin çekimleri sırasında esrarengiz olaylar gerçekleşmeye başlıyor ve filmin başrol oyuncusu ortadan kayboluyor. Şimdi Colt sevdiği kızın filmini kurtarmak için dublörlük becerilerini kullanmalı ve komployu çözmelidir.
The Fall Guy, tam bir "yaz filmi": sevimli karakterlere sahip, hızlı tempolu bir gösteri. Film, aksiyon, komedi ve dramı başarılı bir şekilde harmanlayarak izleyicilere keyifli bir deneyim sunuyor. Daha önce John Wick, Atomic Blonde ve Deadpool 2 gibi filmleri çeken ve kendisi de eski bir dublör olan yönetmen David Leitch, The Fall Guy filmini tamamen dublörlere ve dublörlük mesleğine bir saygı duruşu olarak tasarlamış. Dublörlük, film boyunca, fiziksel beceri, dayanıklılık, cesaret gibi diğer özelliklerinin yanı sıra, son derece ‘emek yoğun’ bir iş olarak geliyor karşımıza. Onlar olmadan aksiyon sahnelerinin yeterince inandırıcı ve sahici olamayacağının altı çiziliyor. Film bittikten sonra akan son jeneriklerde de filmin aksiyon çekimlerinin kamera arkasını ve filmde görev alan gerçek dublörleri görme fırsatı bulabiliyoruz.
Ryan Gosling ve Emily Blunt, oyunculuk performanslarıyla filme önemli katkı yapıyorlar ve filmi baştan sona taşımaya yetecek iyi bir kimya sergiliyorlar. Öte yandan, filmin eleştirilecek noktaları da yok değil. Belki bir 15-20 dakika fazla uzun, hikaye bazı yerlerde sarkıyor. Filmin sağlam bir kötü adamı yok. Klişelerin aşırı kullanımı ve tahmin edilebilir bir hikaye filmin puanlarını azaltıyor. Sadece eğlenceli aksiyon sahneleriyle seyirciyi yakalayan bir film kalıyor geriye. Ama kabul edelim ki, David Leitch aksiyonun hakkını veriyor ve seyircisini aksiyona ve eğlenceye doyuruyor.
Benim Notum: 7,5 / 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder