Filmin adını ve yandaki afişini gördüğünüz anda eminim ne izleyeceğinizi tahmin etmişsinizdir. Efendim, küllerinden doğmaya çalışan hırslı bir şefimiz var (Bradley Cooper), üçüncü Michelin yıldızını almayı kafaya takmış, önce zorluklar yaşıyor, işler ters gidiyor, mutfakta bağırıyor çağırıyor, tabii aşk olmazsa olmaz, işe aldığı -aynı zamanda bekar bir anne olan- yardımcı şefinin (Siena Miller) önce kalbini kırıyor, sonra aşık oluyor, bol bol mutfaktaki hummalı trafiği gösteren montajlar izliyoruz, en nihayetinde işyerinde de elbette "sevginin gücü" tüm zorlukları yeniyor ve finalde tüm ekip el ele tutuşup "bütün dünya buna inansa, bir inansa, hayat bayram olsa" şarkısını söylüyorlar; mutlu son!... Burnt, iyi oyunculara sahip ama potansiyelini klişelere kurban etmiş bir film. Film boyunca Bradley Cooper'ın canlandırdığı karakterin çok iyi bir şef olduğunu dinleyip duruyoruz ("iki Michelin yıldızın varsa Luke Skywalker'sın, üçüncüyü aldığında Yoda oluyorsun"), ama neden çok iyi olduğu ile ilgili bize yeterince malzeme sunulmuyor. Farklı bir yağ mı kullanıyor, balığı az mı pişiriyor, nedir yani numarası? Örneğin iki yıl önce Jon Favreau'nun yazıp yönetip oynadığı Chef bunu çok daha iyi yapıyordu. Neyse ki, Daniel Brühl (Almanya), Omar Sy (Fransa) ve Emma Thompson (İngiltere) gibi farklı milletlerden yetenekli oyuncuları ve Michelin yıldızı alma sürecindeki sürükleyici hikayesi sayesinde film yine de bizi kendine bağlamayı başarıyor. Özellikle gastronomi ile ilgilenenler daha da fazla keyif alacaktır.
FRAGMAN
FRAGMAN
Benim Notum: 6,5 / 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder