10 Kasım 2015

Spectre

Evet, bu kez klişelere biraz fazla yaslanılmış, bir sonraki sahnede ne olacağını hep az buçuk kestirebiliyorsunuz; tamam, senaryoda bazı mantık hataları da var. Ama benim gibi, 1977'deki The Spy Who Loved Me'den bu yana tüm Bond filmlerini sinemada izlemiş biriyseniz, perdede o soldan sağa hareket eden tüfek dürbünü halkasını görüp, Bond tema müziğini duyduğunuz andan itibaren filme kapılıp gitmemeniz imkansız. Yönetmen Sam Mendes bir önceki film Skyfall'da daha ağırbaşlı, daha olgun bir Bond yapmayı denemiş ve başarılı da olmuştu. Bu kez ise Bond geleneğine daha sadık kalıp, aksiyonun dozunu biraz daha arttırmış. Meksika'daki kesintisiz dört buçuk dakikalık "tracking shot" (kaydırmalı çekim) ile görkemli bir açılış yapan Spectre, sonra da Avusturya'nın karlı dağlarından Fas çöllerine iyi çekilmiş aksiyon sahneleri ile devam ediyor. Senaryo için ise maalesef aynı övgüleri söylemek mümkün değil. Kötü adam Oberhauser rolünde Christoph Waltz gibi çok potansiyelli bir isim olmasına rağmen, film nedense bu yetenekli aktörü verimli kullanamamış. Waltz hepi topu üç sahnede görünüyor, ve o sahnelerde de benzer cümleleri geveleyip duruyor. Suç örgütleri ile işbirliği yaparak Bond'un ekibini tasfiye etmeye çalışan hükümet görevlisi "C" teması ise gereksiz bir alt detay oluşturmuş. Çok parlak olmayan öyküsü ve bildiğimiz Bond klişelerini tanıdık bir düzen içinde peş peşe dizmesiyle Spectre belki serinin en iyilerinden değil (bence Casino Royale ve özellikle de Skyfall kesinlikle daha iyi filmlerdi). Ama 150 dakika boyunca hiç sıkılmadan seyredilebilecek ve "Bond formülü"nden benim gibi şikayeti olmayanları memnun edecek sıkı bir eğlencelik.

FRAGMAN

Spectre (2015) on IMDb

Benim Notum: 7 / 10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder