Bir kere benim gibi Before Sunrise (1995) ve Before Sunset'i (2004) izlemiş olanlar iki elleri kanda olsa da Celine ve Jesse ile yeniden buluşmaya koşacaklar. Her şey bir tarafa, bir "proje" olarak bu çok ilginç bir fikir: aynı yönetmen ve aynı başrol oyuncularının 9'ar yıl arayla yeniden bir araya gelebilmeleri ve aynı hikayeye devam edebilmeleri başlı başına ilgiye değer ve sinemada pek rastlanmayan bir durum, benim bildiğim başka örneği yok (10 yıl ara verip ikincisi çekilen çok film var da, bunu 18 yıl boyunca devam ettirebilen başka yok).
1995'te bir trende karşılaşan ve sabaha kadar Viyana'yı dolaşan bir Amerikalı delikanlı ve bir Fransız genç kız, 2004'te Paris'te yeniden bir araya gelmişler ve bu kez de akşama kadar sokakları arşınlamışlardı. Bu kez çok daha olgunlaşmış ve çoluk çocuğa karışmış çiftimizi Yunanistan'da buluyoruz. Format yine aynı: Film boyunca uzun tek plan çekimlerle Celine ve Jesse'nin kadın-erkek ilişkilerine, evliliğe, hayata ve ölüme dair konuşmalarını dinliyor, sanki onların peşinde dolaşan bir sinek gibi yürüyüşlerine eşlik ediyoruz. Kötü bir senaryo ya da vasat oyunculuk performanslarıyla böyle bir format çekilmez olabilirdi. Ama Ethan Hawke ve Julie Delpy'nin de yazılmasına iştirak ettikleri senaryo öylesine ilginç ve oyunculuklar öylesine gerçek ki... Film hiç bitmesin ve bu iki insan sabaha kadar konuşsunlar, hatta mümkünse eve gelsinler oturma odamızda da konuşmaya devam etsinler istiyorsunuz.
Bu üçüncü halka ile ilgili tek eleştirim şu olabilir: İlk iki filmde romantik bir heyecan duygusu da vardı, "acaba bir araya gelecekler mi" diye. Bu kez artık bir arada olduklarını zaten biliyorsunuz, bu da sanki biraz lezzeti azaltıyor. Ama yine de yaz filmlerinin patırtısı arasında kaçırılmayacak bir vaha. Eğer ilk iki filmi izlemediyseniz önce onları bir yerlerden edinin (DVD'leri mevcut), sonra da Before Midnight ile final yapın. (8)
FRAGMAN
1995'te bir trende karşılaşan ve sabaha kadar Viyana'yı dolaşan bir Amerikalı delikanlı ve bir Fransız genç kız, 2004'te Paris'te yeniden bir araya gelmişler ve bu kez de akşama kadar sokakları arşınlamışlardı. Bu kez çok daha olgunlaşmış ve çoluk çocuğa karışmış çiftimizi Yunanistan'da buluyoruz. Format yine aynı: Film boyunca uzun tek plan çekimlerle Celine ve Jesse'nin kadın-erkek ilişkilerine, evliliğe, hayata ve ölüme dair konuşmalarını dinliyor, sanki onların peşinde dolaşan bir sinek gibi yürüyüşlerine eşlik ediyoruz. Kötü bir senaryo ya da vasat oyunculuk performanslarıyla böyle bir format çekilmez olabilirdi. Ama Ethan Hawke ve Julie Delpy'nin de yazılmasına iştirak ettikleri senaryo öylesine ilginç ve oyunculuklar öylesine gerçek ki... Film hiç bitmesin ve bu iki insan sabaha kadar konuşsunlar, hatta mümkünse eve gelsinler oturma odamızda da konuşmaya devam etsinler istiyorsunuz.
Bu üçüncü halka ile ilgili tek eleştirim şu olabilir: İlk iki filmde romantik bir heyecan duygusu da vardı, "acaba bir araya gelecekler mi" diye. Bu kez artık bir arada olduklarını zaten biliyorsunuz, bu da sanki biraz lezzeti azaltıyor. Ama yine de yaz filmlerinin patırtısı arasında kaçırılmayacak bir vaha. Eğer ilk iki filmi izlemediyseniz önce onları bir yerlerden edinin (DVD'leri mevcut), sonra da Before Midnight ile final yapın. (8)
FRAGMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder