13 Şubat 2012

War Horse

Steven Spielberg'in son zamanlarda sık sık tekrarladığı bir alışkanlığı var: eğlenceli bir gişe filmi çektiyse aynı sene içerisinde bir de ciddi, ağırbaşlı, Oscar'ları hedefleyen bir melodram sıkıştırıyor. 1993'te Jurassic Park'ın yanına Schindler List'i koydu. 1997'de The Lost World ve Amistad vardı. 2005 War of the Worlds ile birlikte Munich'i getirdi. Şimdi de animasyon filmi Tenten'den sadece birkaç ay sonra War Horse ile karşı karşıyayız.

War Horse, Joey adlı bir savaş atının I.Dünya Savaşı boyunca yaşadıklarını anlatıyor. Elbette ön planda görünen Joey olsa da, burada asıl anlatılan savaşın korkunçluğu ve insanlar üzerinde yarattığı tahribattır. War Horse asla kötü bir film değil; bir kere Spilberg'in nefes kesici tablolar ve etkileyici set tasarımları yaratmadaki ustalığına diyecek yok. Ancak hikayenin bütünselliğinde bazı problemler var. Joey İngilizlerden Almanlara, Almanlardan bir Fransız aileye, sonra tekrar Almanlara ve tekrar İngilizlere sürekli sahip değiştirirken, perdede beşer dakika görünüp kaybolan bu kalabalık yan karakterlerin hiçbirini tam olarak tanıyamıyoruz. Sonuçta War Horse olmayı hedeflediği epik yapımdan ziyade, birbirine eklenmiş kısa hikayeler gibi duruyor. Ama ne de olsa bu bir Spielberg filmidir. Ustanın zirvelerinden biri olmasa da, aday olduğu en iyi film Oscar'ını alamayacak olsa da, saygı duyulacak etkileyici bir çalışma.(7)  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder