Önce olumlu yönlerle başlayalım: Fetih 1453 Türk sinemasında prodüksiyon tasarımı (production design) dediğimiz işi ilk kez hakkıyla gerçekleştiren bir yapım. Dijital efektlerin de yardımı ile özellikle savaş sahnelerinin Hollywood'daki benzerlerinden bir eksiğinin olmadığını kabul etmek lazım. Zaten filmin genelinde de sinematografik bir başarıdan söz etmek mümkün. Peki bütün bunlar "iyi film" olmak için yeterli mi?
Şöyle yorumlar okumuştum: "film görsel açıdan öyle başarılı ki, senaryodaki bazı ufak tefek aksaklıklar hoş görülebilir". Ben ise biraz farklı düşünüyor ve o cümleyi şöyle değiştirmeyi tercih ediyorum: Fetih 1453'ün senaryosunda ve oyunculuklarda öyle büyük kusurlar var ki, bu defolar görsel başarının önüne geçiyor ve filmi ciddiye almamızı zorlaştırıyor. Daha önceleri hep yapımcı kimliği ile tanıdığımız Faruk Aksoy, bu büyük hayalini gerçekleştirirken daha çok prodüksiyon kalitesi ile ilgili unsurlara yüklenmiş, iyi bir yönetmenin titizlikle üzerinde durması gereken senaryo, kurgu, casting gibi konulara ise yeterince eğilmemiş. Sonuçta da karşımıza 40 yıl önceki Malkoçoğlu, Kara Murat filmlerinin dev bütçeli, bol efektli bir versiyonu çıkmış. Öyle ki, Bizans sarayında imparatorun sürekli toplantı halinde olması, önündeki meyve tabağından bir üzüm tanesi alıp kameraya bakarak "nıhaha" diye kahkahalarla biten konuşmalar yapması 1973 yapımı bir filmden alınmış gibi duruyor ve açık konuşmak gerekirse komik kaçıyor. Bu kadar para ve emek harcanmış bir projede, keşke senaryo üzerinde biraz daha çalışılsa ve anlatılan hikaye müsamere düzeyinde kalmasaydı.
Fetih 1453 Türkiye'de gişe rekorlarını alt üst edecek gibi görünüyor. Benim tahminim toplam seyirci sayısı 6 milyonu bulur. Yatırılan paraların fazlasıyla geri dönmesi, yüksek bütçeli yeni prodüksiyonlar konusunda yapımcıları teşvik edecektir. Bunu da son tahlilde Türk sinema endüstrisi için olumlu bir gelişme olarak kabul etmek lazım. Belki bu yeni yapımlarda teknik üstünlüğün yanısıra zeka pırıltıları da olur.(5)
Şöyle yorumlar okumuştum: "film görsel açıdan öyle başarılı ki, senaryodaki bazı ufak tefek aksaklıklar hoş görülebilir". Ben ise biraz farklı düşünüyor ve o cümleyi şöyle değiştirmeyi tercih ediyorum: Fetih 1453'ün senaryosunda ve oyunculuklarda öyle büyük kusurlar var ki, bu defolar görsel başarının önüne geçiyor ve filmi ciddiye almamızı zorlaştırıyor. Daha önceleri hep yapımcı kimliği ile tanıdığımız Faruk Aksoy, bu büyük hayalini gerçekleştirirken daha çok prodüksiyon kalitesi ile ilgili unsurlara yüklenmiş, iyi bir yönetmenin titizlikle üzerinde durması gereken senaryo, kurgu, casting gibi konulara ise yeterince eğilmemiş. Sonuçta da karşımıza 40 yıl önceki Malkoçoğlu, Kara Murat filmlerinin dev bütçeli, bol efektli bir versiyonu çıkmış. Öyle ki, Bizans sarayında imparatorun sürekli toplantı halinde olması, önündeki meyve tabağından bir üzüm tanesi alıp kameraya bakarak "nıhaha" diye kahkahalarla biten konuşmalar yapması 1973 yapımı bir filmden alınmış gibi duruyor ve açık konuşmak gerekirse komik kaçıyor. Bu kadar para ve emek harcanmış bir projede, keşke senaryo üzerinde biraz daha çalışılsa ve anlatılan hikaye müsamere düzeyinde kalmasaydı.
Fetih 1453 Türkiye'de gişe rekorlarını alt üst edecek gibi görünüyor. Benim tahminim toplam seyirci sayısı 6 milyonu bulur. Yatırılan paraların fazlasıyla geri dönmesi, yüksek bütçeli yeni prodüksiyonlar konusunda yapımcıları teşvik edecektir. Bunu da son tahlilde Türk sinema endüstrisi için olumlu bir gelişme olarak kabul etmek lazım. Belki bu yeni yapımlarda teknik üstünlüğün yanısıra zeka pırıltıları da olur.(5)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder