15 Kasım 2010
73. New York'ta Beş Minare
Mahsun Kırmızıgül'ün ilk filmi "Beyaz Melek"i bir ilk film için ümit verici olsa da fazla mesaj kaygılı bulmuş, ikinci filmi "Güneşi Gördüm"ü ise çok beğenmiştim. Türkiye'nin en önemli sorununa çok cesur ve etkileyici bir bakış olduğunu düşündüğüm "Güneşi Gördüm"de Kırmızıgül hepimizin karnına sıkı bir yumruk atmış, "takip edilecek yönetmenlerim" arasına girmeyi de başarmıştı. Çok daha fazla imkana (yüksek bütçe, Hollywood yıldızları, vs..) sahip olduğu üçüncü film ile ilgili beklentilerim de -dolayısı ile- oldukça yüksekti. "New York'ta Beş Minare" tutkulu bir sinemacının yine çok emek harcayarak gerçekleştirdiği bir iş olsa da beklentileri tam olarak karşıladığını söylemek zor. Önemli artılarına rağmen, bu filmin aksayan yönleri de var. Önce artılarla başlayalım: Bir kere ilk iki filminde olduğu gibi Kırmızıgül yine "güzel görünen" bir film yapmayı başarmış. Panoramik şehir görüntüleri harika, havadan yapılan çekimler usta işi (örneğin New York semalarından başlayıp Hacı Gümüş'ün evine yakınlaşan çekim), kalabalık sahneler iyi yönetilmiş. Haluk Bilginer başta olmak üzere filmin Türk oyuncuları oldukça başarılı. Ne yazık ki aynı şeyi Amerikalı oyuncular için söylemek zor, ama bu düşük performansın sebebi Amerikalı oyuncuların yeteneksizliğinden ziyade senaryonun kusurlarından kaynaklanıyor. Filmin özellikle Amerika'daki sahneleri bir müsamere düzeyinde yazılmış. FBI ajanı Robert Patrick son derece stereotipik ve tek boyutlu bir karakter, Gina Gershon deseniz film boyunca "endişe eden eş" kıyafetini üzerinden çıkarmıyor. Mustafa Sandal'ın verdiği bazı mesajlar ("Irak'a aslında neden girdiğinizi biliyoruz") biraz fazla kör kör parmağım gözüne olmuş. Ayrıca senaryoda neden konduğu belli olmayan ve bir yere bağlanmayan birçok yan öykü de var (cemaat ülkücülerden yardım istediğinde ülkücüler neden "bize 2 gün müsaade" diyor, o 2 günün sonunda ne oluyor, belli değil). Öykü kurmak, diyalog yazmak, karakter yaratmak konusunda eksikleri olsa da Mahsun Kırmızıgül'ün tutkulu ve yetenekli bir sinemacı olduğundan şüphem yok. Sağlam bir senaryo ile bir başyapıt çıkaracağına dair inancım da devam ediyor. Ama o başyapıt henüz bu film değil. (7)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder