IMDB ve Rotten Tomatoes'daki düşük puanları görünce, The Predator'ı ilk gösterime girdiği hafta pas geçmiştim. Bu hafta sinemalarda başka izleyecek film olmayınca, ayaklarımı sürüyerek de olsa bir şans vereyim dedim. Bir kere en baştan şunu söyleyeyim, hiç de RT'deki %34'lük skoru hak edecek kadar kötü bir film değil bu yeni nesil Predator. Hatta filmin ilk üçte ikilik bölümünde epey eğlendim. Artık beklentileri düşük tutup gittiğimden midir bilmiyorum. Kendisi de 1987 yapımı orjinal Predator'da bizzat oyuncu olarak görev alan, son yıllarda ise Iron Man 3 ve The Nice Guys gibi kalburüstü yapımların yönetmeni olarak parlayan Shane Black, bu devam filminin içi boş, zeka seviyesi düşük bir aksiyon olmaması için elinden geleni yapmış. 107 dakikalık film 75'inci dakika civarlarına kadar merak uyandırıcı bir senaryo, çok iyi çekilmiş aksiyon sahneleri ve zeka pırıltısı taşıyan esprilerle devam ediyor (özellikle bir karakterin Predator için "Whoopi Goldberg'in uzaylı hali" demesine hala gülüyorum). Son üçte birlik dilimde ise Shane Black sanki "buraya kadar iyi getirdik de, bundan sonrasını nasıl bağlasak acaba" diye kafasını kaşıyor ve doğru düzgün bir çözüm de bulamıyor. Bir de bu maço askerlerden oluşan ekibin her ortamda bir espri yapma merakı bir süre sonra aşırıya kaçmaya başlıyor ve öyküyü basitleştiriyor.
Benim Notum: 6,5 / 10
Benim Notum: 6,5 / 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder