Annelerinin bir cinayete kurban gittiği gün ormanda kaybolan iki küçük kız, tam 5 yıl sonra bulunuyorlar. Kızları evlerine alan ve bakımlarını üstlenen amcaları Lucas ve yengeleri Annabel, bir süre sonra yeğenlerinin o 5 yıl boyunca ormanda yalnız olmadıklarını, bir "şey"in onlara baktığını anlıyorlar. Senaryo bir hayalet hikayesinde kullanılabilecek bütün klişeleri içerse de, özellikle Jessica Chastain'in oyunculuğu ve İspanyol yönetmen Andrés Muschietti'nin ürpertmeyi iyi beceren tarzı sayesinde Mama ayakta kalmayı başarıyor. "Şöyle bir korku filmi izleyelim de, gerim gerim gerilelim" diyenler için iyi bir seçenek.(6,5)
31 Ocak 2013
25 Ocak 2013
Beasts of the Southern Wild
New Orleans yakınlarında, bir su bendinin arkasında dünyanın geri kalanıyla bağlantısı kesilmiş, hayvanlarla iç içe tuhaf bir komün hayatı yaşayan bir topluluğun ve bu topluluğun üyelerinden 6 yaşındaki Hushpuppy'nin hikayesi. İlk filmini çeken yönetmen Benh Zeitlin ve tamamı o yörenin sakinlerinden oluşan amatör oyuncular, filmlerinin aylar sonra 4 dalda birden Oscar'a aday olacağını (hem de film, yönetmen, kadın oyuncu ve senaryo gibi "baba" dallarda) herhalde çekimler sırasında hiç tahmin etmemişlerdi. Dünyayı ve evreni küçük bir kız çocuğunun gözlerinden anlatan, farklı bir dilin ve alabildiğine sembolik bir anlatımın kullanıldığı Beasts tam bir bağımsız sinema örneği... Bu son söylediğim "tam bir bağımsız sinema örneği" olması iyi bir şey midir, bak ondan çok emin değilim. (6)
24 Ocak 2013
Amour
Paris'te eski bir apartman dairesinde yaşayan 80'lerindeki bir çift, kadının felç geçirmesi ve giderek kötüleşmesi sonrasında birbirlerine olan bağlılıklarını test etmek durumunda kalıyorlar. Avusturyalı yönetmen Michael Haneke'nin tamamı tek bir mekanda geçen bu ağır ama etkileyici filmi Cannes Film Festivalindeki Altın Palmiye'den sonra geçtiğimiz günlerde en iyi yabancı film dalında Altın Küre ödülünü aldı, aynı dalda Oscar'ı da alacağı kesin gibi... (sonradan EDIT: evet Oscar'ı da aldı)
Haneke duyguları yoğun, zaman zaman rahatsız edici şekilde vermeyi seven ama asla ajitasyona kaçmayan bir yönetmen. Öyle ki, perdedeki hikaye son derece üzücü olsa da, film boyunca ana karakterlerden hiçbiri tek bir damla gözyaşı bile dökmüyor. Saf, sert, yalın bir oyunculuk eşliğinde duyguların tamamen izleyenle senkronize olmasını hedefliyor yönetmenimiz. Psikolojik analizler yapmaya meraklı, insanın iç dünyasını sorgulamayı seven bir izleyiciyseniz bu fırsatı kaçırmayın. Amour, Haneke'den çok lezzetli bir acı kahve! (8)
Haneke duyguları yoğun, zaman zaman rahatsız edici şekilde vermeyi seven ama asla ajitasyona kaçmayan bir yönetmen. Öyle ki, perdedeki hikaye son derece üzücü olsa da, film boyunca ana karakterlerden hiçbiri tek bir damla gözyaşı bile dökmüyor. Saf, sert, yalın bir oyunculuk eşliğinde duyguların tamamen izleyenle senkronize olmasını hedefliyor yönetmenimiz. Psikolojik analizler yapmaya meraklı, insanın iç dünyasını sorgulamayı seven bir izleyiciyseniz bu fırsatı kaçırmayın. Amour, Haneke'den çok lezzetli bir acı kahve! (8)
23 Ocak 2013
Silver Linings Playbook
Bazen böyle oluyor, eleştirmenlerin ayılıp bayıldığı, ödüllerin önünde sıraya dizildiği bazı filmler bende aynı etkiyi yaratmayabiliyor. Silver Linings Playbook şu anda IMDb puanı 8.1 olan ve bu sene 8 dalda Oscar'a aday bir film. Ama nedir bu koparılan gürültü, ben anlayamadım. Tamam, kötü film değil, diyaloglar çok iyi yazılmış, Bradley Cooper başarılı. Yıllardır otomatik pilota bağlamış gibi oynayan Robert de Niro uzun süre sonra ilk defa büyük aktör olduğunu hatırlamış. Tabii bir Jennifer Lawrence faktörü de var... Ama film öyle çok özel, çok sıradışı bir yapım da değil açıkçası. Bir psikiyatri tedavisinden yeni çıkan lise öğretmeni Pat, anne-babası ile birlikte yaşamaya başlıyor. Eski eşi ile barışmak için uğraşırken, ruh sağlığı yine pek yerinde olmayan Tiffany ile tanışması işleri karıştırıyor. Klasik romantik komedi/drama kalıplarını sonuna kadar sömüren, fakat en azından bunu düzgün bir şekilde yapan bir yapım. (6)
2 Ocak 2013
2012'nin En İyileri
İşte yine bir yılbaşı ve yeni bir ilk 10 listesi...
2012 yılında 110 film izledim. İşler güçler derken, izlediğim her film ile ilgili burada bir kritik yazamadım ne yazık ki. Ama kendi içimde şöyle bir çare buldum: Buraya yazamadıklarım zaten pek sevmediğim yapımlardı; beğendiğim her filme ise blogda mutlaka yer verdim. Bunların arasında "en" beğendiklerimi aşağıdaki listede görebilir, film isimlerinin üzerine tıklayarak o film ile ilgili ayrıntılı yorumlarıma ulaşabilirsiniz. 2013'te bol sinemalı günler herkese...
2012'nin En İyileri
1. The Dark Knight Rises2. A Separation
3. The Raid: Redemption
4. Skyfall
5. Life of Pi
6. Argo
7. Looper
8. Flight
9. Three Idiots
10. The Girl with the Dragon Tattoo
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)