11 Mart 2018

19. All the Money in the World


1973 yılında İtalya'da gerçekten yaşanmış bir çocuk kaçırma ve fidye pazarlığı vakasını konu alan All the Money in the World'ün kamera arkası hikayesi, başlı başına ayrı bir filme (mesela bir belgesele) konu olabilecek kadar ilginç. Filmin çekimleri, dünyanın gelmiş geçmiş en zengin adamı Jean Paul Getty rolünde Kevin Spacey'nin olduğu haliyle  2017 yılı başlarında tamamlanıyor, yaz aylarında post-prodüksiyon çalışmaları da bitiriliyor ve gösterim tarihi olan 22 Aralık  günü beklenmeye başlıyor. Hatta Kevin Spacey'li fragmanlar bile yayınlanıyor (şurada izleyebilirsiniz). Tam bu sırada, Ekim ayında Hollywood'da Kevin Spacey ile ilgili cinsel taciz iddiaları patlıyor ve sinema hatıralarımızdaki güzel yerini bir çırpıda yerle bir eden bu Amerikalı yıldız sektör tarafından aforoz ediliyor. Üzerinde Kevin Spacey lekesi olan bir filmi gösteremeyeceğini anlayan filmin efsanevi yönetmeni Ridley Scott (Alien, Gladiator) inanılması zor bir işe kalkışıyor: 8 Kasım 2017 tarihinde, yani filmin gösterime girmesine sadece altı hafta kala, filmdeki Kevin Spacey'li sahnelerin  tamamen silinip, aynı sahnelerin Christopher Plummer ile yeniden çekilmesine karar veriliyor. Hummalı bir çalışma programı çerçevesinde, filmin diğer aktörleri Michelle Williams ve Mark Wahlberg tatilden çağrılıyor, özel jetlerle çekim yerlerine uçuruluyor, İtalya'daki setler yeniden kuruluyor ve sekiz gün içerisinde yeni çekimler tamamlanıyor. Aralık ayındaki heyecanlı post-prodüksiyon telaşı da başarıyla atlatılıyor ve film 22 Aralık tarihine yetiştiriliyor. Çekim hikayesi ile ilgili ilginçlikler burada da bitmiyor: Son anda kadroya dahil olan ve rolüne sadece ve sadece dört günde hazırlanabilen 89 yaşındaki Christopher Plummer, bu filmdeki performansıyla Oscar'a ve Altın Küre'ye aday oluyor.

Bu son derece enteresan kamera arkası macerasını anlattıktan sonra gelelim filme... Öncelikle şunu söyleyeyim, Kevin Spacey'nin yer aldığı sahneler yeniden çekilecekmiş deyince, ben "herhalde toplam 10 dakikalık filan bir rolü var" diye düşünmüştüm. Hiç de öyle değil.  Filmde J.Paul Getty'li sahnelerin yoğunluğunu görünce, Ridley Scott'un ne kadar inanılmaz bir iş başardığı daha iyi anlaşılıyor. Üstelik de yukarıda anlattığım çekim hikayesini bilmeyen bir seyirci asla o sahnelerin yeniden çekildiğini hissetmez, filmin ilk hali böyleydi diye düşünür; "dikiş izleri" hiç farkedilmiyor çünkü. Adama boşuna "efsanevi" yönetmen denmiyor!..

Christopher Plummer değişikliği filmin hayrına olmuş. Ağır bir makyaj ve plastik yüz protezleri ile yaşlandırılan Kevin Spacey yerine, kendi doğal haliyle Jean Paul Getty'ye çok daha benzeyen bu emektar İngiliz aktör son derece etkileyici bir portre çiziyor ve filmin asıl kozu olup çıkıyor. Anne rolünde Michelle Williams da iyi. Filmin 1973 yılı atmosferini büyük bir titizlikle canlandıran sanat yönetimi ve Polonyalı usta Dariusz Wolski'nin görüntüleri başarılı. Tempo ikinci yarıda biraz sarksa da, insan ve para ilişkisini çarpıcı bir şekilde anlatan bu gerçek hikaye görmelere değer. 

Benim Notum: 7,5 / 10











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder