5 Mart 2018

18. Lady Bird


Filmin kamera arkası notlarında şöyle bir bilgi var: Greta Gerwig'in yazdığı senaryonun ilk taslak hali tam 350 sayfaymış ve bu da altı saatlik bir filme tekabül ediyormuş. Lady Bird sona erip de perdede son jenerik akmaya başladığında "bu insanları altı saat daha olsa seyrederdim" diye düşündüm. Bir film bittiğinde "ah keşke bitmeseydi, biraz daha izleseydik" diyorsanız, o iyi bir filmdir. Greta Gerwig Oscar'a aday olduğu ilk yönetmenlik denemesinde işte bunu başarıyor.

Filmin konusu aslında çok da farklı, daha önce görmediğimiz bir öykü barındırmıyor: Kendine "Lady Bird" takma adını yakıştıran 17 yaşındaki lise son sınıf öğrencisi Christine, bir yandan devam ettiği katolik okulunda üniversite başvuruları yapıp, sıkıcı bulduğu Sacramento'dan kurtulmaya çalışırken, bir yandan da hiçbir konuda anlaşamadığı annesi ile tartışıp duruyor. Bu sıradan görünen hikaye, öylesine başarılı bir şekilde yazılmış ve öyle güzel yönetilmiş ki, bir süre sonra bir film izlediğinizi unutuyor, bu doğallığın içinde kaybolup gidiyorsunuz. O ailenin evinde salonda bir köşede sessizce oturmak, zaman zaman gidip Lady Bird'ü teselli etmek, "merak etme, tüm bunlar geçecek" demek istiyorsunuz.

Elbette Christine'in erkek arkadaşları da oluyor hikayenin akışı içerisinde; ama Lady Bird'ün merkezinde onun annesiyle olan ilişkisi var. Arada bir sevgi olduğu kesin, ama bu sevgi duygusu sürekli bir yargılama ve onaylamama halinin altında ezilip kalmış gibi. Film bu yönüyle kadın seyirciye daha yakın gelecek ve onlara mutlaka kendi anneleriyle ilişkilerini hatırlatacaktır. İkinci yarının ortalarında, sinemada arkamdaki sırada oturan genç bir kadın hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı (bu arada filmin en iyi komedi dalında Altın Küre aldığını hatırlatırım). Besbelli ki, kendi annesini hatırlamış ve yüreğine gömdüğü bazı pişmanlıklar ortaya çıkmıştı. Lady Bird öyle bir film, herkes mutlaka kendinden bir parça bulacak.

Bir filmin bizi etkilemesi için perdede anlatılan hikayenin illa büyük, tarihsel bir kişilik hakkında olması gerekmiyor; sıradan bir kişinin hayatı da aynı derecede çekici olabiliyor. Yeter ki hikayeyi anlatanlar becerikli olsunlar. Bu örnekte öyle.

Benim Notum: 8 / 10





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder