31 Mart 2023

Mart Filmleri

 



Mart ayında izlediğim filmler ve puanlarım:



Close 7,5



Navalny 7,5

Missing 7,5

Creed III 7

Living 7

Broker 7


Scream VI 6,5






Film isimlerinin üstüne tıklayarak, o filmle ilgili detaylara ulaşabilirsiniz.

2023'te şu ana kadar izlediğim film adedi: 39


30 Mart 2023

John Wick: Chapter 4

 



Vay vay vay!.. John Wick 4 aksiyon sinemasında bir zirve. Eğer ilk üç filmi beğendiyseniz, o filmlerde sevdiğiniz her şeyi iki ile çarpın. Chapter 4 daha uzun, daha gürültülü, daha şık, daha stilize ve daha aksiyonlu.

2014 yılında Chad Stahelski'nin ilk yönetmenlik denemesi olarak gösterime giren John Wick, artık unutulmaya yüz tutmuş bir Hollywood yıldızını yeniden parlatmaya çalışan B tipi bir macera filmi olacak diye korkulurken, aksiyon sahnelerindeki başarısıyla herkesi şaşırtmıştı. Orada basit bir intikam öyküsü anlatılıyordu: John Wick çok sevdiği eşinden son hatıra olarak kalan köpeği öldürdükleri için Rus mafyasının elemanlarını teker teker temizliyordu. İkinci filmden itibaren ise hikayenin boyutu genişledi, kendi içinde kuralları olan fantastik bir yeraltı dünyası tasvir edilmeye başlandı. Suç ağının kurumsal yüzü denilebilecek bu teşkilatın dinamikleri, hiyerarşisi, jargonu, yani kısaca mitolojisi gerçekten ilginç. Bir tür arındırılmış bölge olan Continental Oteli, kendi özel altın paraları, hizmet mühürleri, yüksek şura gibi ritüelleri etkileyici. İşte bu dördüncü bölümde, John Wick bir yandan teşkilatın kendisi için çıkardığı infaz kararını iptal edebilmek için uğraşırken, bir yandan da hayatta kalmaya çalışıyor.

İlk üç filmden alıştığımız, mükemmel koreografiye sahip yakın dövüş sahneleri bu filmde de bolca mevcut. Ancak John Wick Chapter 4'ü diğerlerinden ayıran iki temel özelliği var bence: Birincisi bu filmde yan karakterler filme müthiş katkı sağlamış. Ip Man'la tanıyıp sevdiğimiz efsane oyuncu Donnie Yen, Caine karakteri ile son derece akılda kalıcı bir performans sergiliyor ve bundan sonraki bölümler için de tohumlar atılıyor. Hikayenin antagonisti Bill Skarsgard, kötü adamı oynamak için illa palyaço gibi giyinip kanalizasyonda yaşaması gerekmediğini kanıtlıyor. Chapter 4'ü önceki filmlerden ayrıştıran diğer bir üstünlüğü ise mükemmel sinematografisi. Filmden çıktığımızda New York'tan Osaka'ya, Berlin'den Paris'e o görkemli set tasarımları, o göz alıcı ışık oyunları aklımızdan çıkmıyor. Filmin görüntü yönetmeni Dan Laustsen daha önce Nightmare Alley ve The Shape of Water ile iki kez Oscar'a aday olmuş bir sanatçı ve bence bu filmdeki çalışmasıyla da en azından bir adaylık hak ediyor.

John Wick Chapter 4, muhteşem koreografili inanılmaz dublör performansları, inşa ettiği ilgi çekici dünyası, şık prodüksiyon tasarımı ve mükemmel görüntüleri ile bir modern çağ aksiyon şaheseri. 


Benim Notum: 8 / 10    


18 Mart 2023

Scream VI

 



1996 yılında çekilen ilk Scream hem "teen slasher" türü ile dalga geçen, hem de kendisi de bizzat sıkı bir korku sineması örneği olan iyi bir filmdi. Yönetmen Wes Craven'ın tüm ustalığını ve türdeki tecrübesini yansıttığı bu orjinal fikir, korku sineması sevenlerce coşkuyla kucaklanmış, üç filmlik bir seriye de dönüşmüştü. Duayen Craven ölmeden önce Scream 4'ü de çekti, ama o film ilk üçlü kadar ilgi görmedi. Geçen sene ise Matt Bettinelli Olpin ve Tyler Gillett ikilisi hem yeni genç oyuncuların hikayeye katılımı hem de ilk filmin miras karakterleri Sidney, Gale ve Dewey'nin dönüşü ile birlikte, orijinalinden tam yirmi beş yıl sonra seriyi yeniden canlandırmaya karar verdiler. O filmin gişe başarısı üzerine, sadece bir sene sonra artık bir franchise'a dönüşmüş bu serinin altıncı halkası sinemalarımızda.

Scream 6 aslında oldukça parlak bir başlangıç yapıyor (şu yazacağım spoiler sayılmaz, çünkü olayımız filmin ilk beş dakikası içerisinde cereyan ediyor): Artık serinin kuralı haline gelen açılışta ünlü bir sarışının bıçakla öldürülmesi sahnesinden sonra sürpriz şekilde hayalet surat maskesini çıkarıyor. "Acaba bu sefer farklı bir kurgu mu izleyeceğiz, katilin kim olduğunu en baştan biliyor mu olacağız" derken, hevesimiz kursağımızda kalıyor ve yeni bir 'maskeli'nin çıkıp gelmesiyle hikaye alışıldık sulara geri dönüyor. Her ne kadar lokasyonu New York'a taşımak yönetmenlere yeni fırsatlar sunmuş olsa da (örneğin metro sahnesi gayet iyi), film nihayetinde daha önce beş kez izlediğimiz o artık yorgun düşmüş formüle teslim olmaktan geri kalamıyor. Bir de karakterleri bir sonraki filme saklama kaygısı bu filmdeki fanilere tuhaf bir "ölümsüzlük" özelliği kazandırmış sanki. Film boyunca en az dört ana karakter koca bir ekmek bıçağı ile bıçaklanmalarına rağmen ölmüyorlar, hatta beş dakika sonra hoppidi hoppidi koşturuyorlar.

Scream 6 şüphesiz aynı formülü tekrar tekrar izlemekten sıkılmayan serinin iflah olmaz hayranlarını yine sinemalara toplayacaktır. Ama artık çığlık attırmadığı da kesin. 


Benim Notum: 6,5 / 10   

11 Mart 2023

Creed III

 



2015 yılında sürpriz bir şekilde çıkıp gelen ilk Creed filmi bir yandan Rocky efsanesi ile büyümüş kuşaklara (ki ben de o güruha dahilim) çok güzel bir nostalji yaşatırken, Michael B. Jordan'ın başarılı oyunculuğu ve yönetmen Ryan Coogler'ın son derece dinamik ve olgun anlatımı sayesinde yeni nesiller için de çok sağlam, kendi ayakları üstünde duran, iyi bir film sunuyor ve yeni bir seriyi başlatıyordu. Ryan Coogler o filmdeki başarısı sonrasında Marvel tarafından Black Panther'ı yönetmek üzere istihdam edildi, hatta gelirken yanında Michael B.Jordan'ı da getirdi (Killmonger). Üç yıl sonra gelen devam filmi Creed 2 ilk filmin yüksek seviyesine tam olarak ulaşamasa da onun yakınlarında seyreden, Ivan Drago'lu iyi kurulmuş hikayesi ile ilkinin gölgesinde kalmayan başarılı bir boks filmiydi. 

Bu üçüncü filmde bu kez yönetmen koltuğuna filmin yıldızı Michael B. Jordan  geçiyor. Jordan bu ilk yönetmenlik denemesinde fena da bir iş çıkarmıyor. Özellikle yakın plan dövüş sahnelerinde hareketli kamerası ile seyirciyi ringin tam ortasına yerleştiriyor, boksörlerin hemen yanıbaşına götürüyor. Başarılı ses efektlerinin de yardımıyla sanki yumruğu biz atıyoruz, bazen de o ölümcül darbeleri biz kafamıza yiyoruz. Belli ki, Michael B. Jordan iki filmde birlikte çalıştığı Ryan Coogler'ı iyi izlemiş ve ondan çok şey öğrenmiş. Filmdeki tüm oyuncular arasında, Hollywood'un yükselen siyahi aktörü Jonathan Majors en güçlü ve kalıcı etkiyi bırakan olmayı başarıyor. Genel bir kuraldır, filmdeki kötü adamın motivasyonunu anlayabiliyorsak, hatta onunla bir nebze empati kurabiliyorsak, o karakter olmuş demektir. Burada da Jonathan Majors, Adonis Creed'in çocukluk arkadaşı ve şimdi de rakibi Damien Anderson rolünde, derinlikli oyunuyla filmi bir seviye yukarı çıkarıyor.

Ama Creed III'ün kusurları da yok değil. Bunlar da daha çok senaryo ile ilişkili detaylar. İlk yarı giriş gelişme bölümleri düşük tansiyonu ile biraz tempo sorunu yaşıyor. Filmin ikinci yarısında ise tam tersi bazı olaylar şimşek hızında olup bitiveriyor. Örneğin Damien hapisten çıkmış yapayalnız bir adamken, filmin ikinci yarısında yanındaki o tayfa birdenbire nereden çıkıp geliyor, o çevreyi iki günde nasıl ediniyor, anlamıyoruz. Michael B. Jordan ilk yönetmenlik tecrübesinde, özellikle boks sahneleri iyi çekilmiş, akıcı bir film yapmayı beceriyor ama hikaye anlatıcılığı kısmında hedefini ıskalıyor.

Creed III filmini şu anda sinemalarda izleyebilirsiniz. 


Benim Notum: 7 / 10