Öncelikle filmin Türkçe adındaki saçmalıktan bahsetmek lazım. "Kaptan" Amerika'yı izlemeye giden çocuklar muhtemelen "bu adam hangi geminin kaptanı" diye sormuşlardır babalarına... Üstelik filmin içindeki konuşmalarda doğru bir çeviri ile "Yüzbaşı" Amerika denirken, filmi getiren UIP şirketi başlığı neden kaptan yapmaya gerek duydu acaba? Neyse, filme gelelim: Captain America aslında bir süper kahraman filminde görmeye alışmadığımız biçimde hikayeye ve karakter gelişimine önem vererek başlıyor. Bol gürültülü anlamsız özel efektler yerine, 1940'ların Amerikası'nda orduya katılmak için uğraşan çelimsiz bir gencin hikayesini sakin sakin anlatmayı tercih etmiş yönetmen Joe Johnston. Set tasarımları ve kostümlerdeki özen dikkate alınınca, Johnston'ın bir "dönem filmi" çektiği bile iddia edilebilir. Ancak bu dönem filmi algısı bir süre sonra filmin aleyhine işlemeye başlıyor. Başkasını bilmem ama eski arabalar, eski silahlar, eski makineler gereğinden fazla oldu mu, hem de bir aksiyon filminde, beni sıkıyor. Chris Evans'ı sıska küçük bir adam haline getiren görsel efektler ise çok başarılı. (7) SİNEMADA İZLENDİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder