26 Mart 2016

24. Mustang

Demek ki Oscar'ı çok da gözümüzde büyütmemek lazım. Lafı hiç evirip çevirmeden söyleyeyim: Mustang kötü bir film. Ankara'da doğan ama çok küçük yaşta göç ettiği Fransa'da neredeyse tüm hayatını geçiren yönetmen Deniz Gamze Ergüven Türkiye'deki çocuk gelinler sorunu ile ilgili bir film çekme fikriyle yola çıkmış. Senaryosunu da bizzat kendisinin yazdığı bu hikayenin, şüphesiz ki Batılılar tarafından ilgi göreceğini düşünmüş. Filmi altyazı ile izleyenler için (bakınız Oscar jürisi) belki yer yer ilginç de olabilir gerçekten. Ama Türkiye'yi biraz bilen ve Türkçe konuşan bizim gibi seyirciler için perdede gördüklerimiz öylesine yabancı, öylesine uzaydan düşmüş gibi ki... Hikaye sözde Trabzon'un bir köyünde babaanneleri ve amcaları ile yaşayan beş kız kardeşi anlatıyor. Ama kızlarımızın hallerine, tavırlarına ve konuşmalarına baksanız, sanki Üsküdar Amerikan Koleji'nden Trabzon'a ışınlanmış gibiler. Babaanne deseniz, filmin bir sahnesinde aynen şöyle bir cümle sarfediyor: "zannederim çocuklar bize sürpriz hazırladılar, bilemiyorum ki..." Üstelik de bunu tam bir Zeki Müren diksiyonuyla (r'lerin üstüne basa basa) söylediğini kafanızda canlandırın lütfen. Karadeniz köylüsü bir nineden söz ediyoruz, dikkatinizi çekerim. Hadi senaryoyu yazarken Seine nehrine bakarak hayal alemine daldınız, tamam da, filmi çekmek için ekibi toplayıp Trabzon'a da gelmişsiniz, "on location"sınız yani. Orada hiç mi şöyle bir çevrenize bakmadınız, bir saha çalışması yapmadınız. Trabzon köylülerine "işte bu sizin hikayeniz" diye bitmiş filmi izletseler, inanın köy meydanında film ekibini sopalarla kovalarlar. "Fransız kalmak" deyiminin ete kemiğe bürünmüş hali ile karşı karşıyayız.

FRAGMAN

Mustang (2015) on IMDb

Benim Notum: 4 / 10

   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder