5 Haziran 2018

50. Ahlat Ağacı


Nuri Bilge Ceylan neredeyse kariyerini şekillendiren "bir Anadolu kasabasında sıkışıp kalmış taşra insanları" temasına geri dönüyor. Bu kez üniversiteyi bitirdikten sonra Çanakkale'nin Çan ilçesindeki baba evine gelen, burada bir yandan yazdığı ilk kitabı bastırabilmek için para bulmaya çalışırken, bir yandan da ailevi meselelerle uğraşmak zorunda kalan genç öğretmen adayı Sinan'ın hikayesini izliyoruz. Her Nuri Bilge Ceylan filminde olduğu gibi Ahlat Ağacı'nın da sinematografisi, özellikle o doğa görüntüleri nefes kesici. Ancak bu, diyalogların ön planda olduğu bir film. Filmin 188 dakikalık süresi boyunca Sinan'ın babasıyla, annesiyle, eski platonik aşkıyla, kasabadaki arkadaşlarıyla, köyün imamıyla ve başka bir yazarla yaptığı upuzun tartışmaları arka arkaya izliyoruz. Senaryo ön planda baba-oğul arasındaki kuşak çatışmasını ana eksenine alsa da, Ceylan bu diyaloglar aracılığı ile yaratıcılık, varoluş ve toplum üzerine birçok soruyu ortaya atıyor. Ama bu sorulara bir cevap vermeyi de hedeflemiyor. Sanki daha çok bir sanatçı olarak kendi kafasını meşgul eden kaygılarını ve korkularını izleyici ile paylaşıyor. Bunu yaparken güncel siyasete, ülkemizdeki genç işsizlik sorununa ve dinin toplumdaki yeri üzerine dokundurmalar yapmayı da ihmal etmiyor. 

Bu oldukça konuşkan filmde diyaloglar zaman zaman kelimelerle yapılan bir düelloya dönüşüyor. Öyle ki, filmin senaryosu -sektörde genel kabul gören "bir dakika eşittir bir sayfa" formülünü de zorlayarak- zannederim 300 sayfayı geçiyordur. Yanlış anlaşılmasın, bu diyaloglar gerek Sinan'ın gerek çevresindekilerin (ve kuvvetle muhtemeldir ki bizzat Nuri Bilge Ceylan'ın) iç dünyalarıyla ilgili önemli ipuçları veren çok iyi yazılmış metinler. Ama bence filmin asıl vurucu gücü kelimelerde değil, görüntülerde yatıyor; mesela rüzgarla hışırdayan renk renk yapraklarda, karlarla kaplı bembeyaz bir ovada kıvrıla kıvrıla ilerleyen yollarda, evin gölgeli koridorunda ailenin dört bireyinin tartıştıkları sahnedeki ışık oyunlarında ya da uyurken yüzü karıncalarla kaplanmış bir bebeğin irkiltici görüntüsünde. 

NBC kariyerinin zirvesi olarak ben hala "Bir Zamanlar Anadoluda"yı görsem de, Ahlat Ağacı yönetmenin yüksek standartlarını koruduğu Türk sineması adına gurur duyulacak, yüz akı yeni bir iş. Kalbimize ve aklımıza seslenen entellektüel bir gıda takviyesi. "Bu topraklardan çıkmış bir Nuri Bilge'miz var, ne güzel!.." demeye devam.

Benim Notum: 8 / 10


         

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder