7 Nisan 2015

Furious 7

Bir sinema eleştirmeni bir ay arayla hem The Theory of Everything'i hem de bu filmi nasıl beğenebilir? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu mudur? Hiç de değil!.. Çünkü ikisinin de yeri ayrı. Furious 7 sizi "hayatın anlamı" üzerine düşündürtmeyi filan hedeflemiyor. Bu film 2,5 saat boyunca adrenalin seviyenizi yükseltmeyi ve sizi eğlendirmeyi vaadediyor ve sözünü %100 tutuyor. Hızlı ve Öfkeli serisinin bu son halkasını Cumartesi günü tıklım tıklım dolu bir salonda, zaman zaman hayret nidaları, zaman zaman alkışlarla perdede gördüklerine direkt tepki veren, genç ve heyecanlı bir seyirci topluluğuyla beraber izledim. Ve sinemanın nasıl bir kitlesel eğlence aracı olduğunu bir kez daha gördüm. Biraz nostaljik bir keyif de aldım doğrusu bu durumdan: en son öğrencilik yıllarımın sadece 5-6 sinema salonlu İzmir'inde böyle şeyler yaşamıştım, sinemaların önünde kuyruklar olur ve mesela Jaws'ı izlerken böyle kitlesel coşku sahneleri yaşanırdı. Neyse, bugüne ve filmimize dönelim. Serinin en iyisi bence hala Fast Five olsa da, Furious 7 ağzı açık bırakan aksiyon sahneleri bakımından yine oldukça zengin. Uçaktan paraşütle atılan arabaları, ya da Abu Dhabi'de bir gökdelenin en üst katından diğer gökdelene uçarak geçen Lykan Hypersport'u görünce beyninizin sağ tarafı "hadi canım, yok artık" dese de, sol taraf  "ama olsa ne güzel olurdu, hadi şimdi mısırını yemeye devam et" diyerek baskın çıkıyor. Çekimler sırasında hayatını kaybeden Paul Walker'a filmin sonunda çok şık bir veda yapıldığını da eklemek lazım. Eğer serinin birkaç filmini daha önce izlemişseniz, bu aydınlık yüzlü adamın kaybının ardından duygulanmamak mümkün değil. Bu kadar şenlikli bir filmin sonunda, ben dahil salonun yarısı gözümüzü silerek çıktık sinemadan...

FRAGMAN

 Furious 7 (2015) on IMDb

Benim Notum: 7,5 / 10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder